Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Alman haber ajansı dpa’ya bir röportaj verdi. Türkiye-Almanya ilişkilerinde geçen yılın ilk üç çeyreğinin çok iyi olmadığını ancak ondan sonra bazı ilerlemelerin kaydedildiğini belirten Çavuşoğlu, ”Özellikle Sigmar Gabriel ile iyi bir diyaloğumuz var. İki tarafın da ilişkilerin  normalleştirilmesine hazır olduğunu düşünüyorum. 2018’den daha iyi bir yıl olmasını bekliyorum” ifadelerini kullandı.

Bakan Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

”Tarafımızca biz bir kriz görmüyoruz. Türkiye’nin Almanya ile bir  sorunu yok. Ama Almanya’nın Türkiye ile bir problemi var ve Almanya, Türkiye’ye  saldırmak için fırsatı kaçırmıyor. Ayrıca Türkiye ve Erdoğan’ı karalama konusunda çok tehlikeli bir eğilim var. Bu hiç yararlı değil. Bunların Cumhurbaşkanını rahatsız ettiğine inanmıyorum ancak ikili ilişkilere zarar veriyor. Her iki  tarafta da nefret uyandırıyor. Neden Almanya ile bir problemim olsun ki? Halen Almanya’nın neden Türkiye ile sorunu olduğu konusundaki soruma dürüstçe bir cevap bekliyorum.”

Türkiye’de tutuklu bulunan Alman vatandaşlarının durumu hakkında  Çavuşoğlu, ”İktidar olarak yargının işine karışamayız. Sonuçta bağımsız yargı kararını veriyor. Bakınız Almanya’da iki bin Türk cezaevinde bulunuyor. Türkiye bunu ilişkilerde sorun yaptı mı?” ifadesini kullandı.Çavuşoğlu, tutuklamaların siyasi olduğu yönündeki iddialara işaret ederek ”Almanya’da iktidara bu iddiaların doğru olmadığını söyledik. İnsanları neden hapse atalım. Almanya’dan bir şey beklemek için mi? Hayır” diye konuştu.

Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel’in Türkiye’de tutuklu bulunan Almanlarla ilgili olarak sarf ettiği ‘rehine’ kelimesini hatırlatan Çavuşoğlu, bunun (Almanya’daki) seçim öncesi söylenen popülist ve yanlış bir terminoloji olduğunu vurgulayarak Gabriel’in daha sonra hata yaptığını anladığından emin olduğunu belirtti. Çavuşoğlu ayrıca Sigmar Gabriel’in iyi bir dostu olduğunu ancak her  konuda aynı düşünmek durumunda olmadıklarını da kaydetti.

Türkiye’de tutuklu bulunan Deniz Yücel hakkındaki iddianamenin henüz hazırlanmamasının kendisini de mutlu etmediğini anlatan Çavuşoğlu, şunları kaydetti:

“Ancak yargıyı, süreci hızlandırma konusunda cesaretlendirebiliriz.  Biz de zaten bunu yaptık. Ancak bize söylenen, durumun karmaşık olduğu ve  soruşturmaların sürdüğü. Bu nedenle süreç uzuyor. Bu kişisel bir şey değil.  Suçlamalar çok ciddi. 2015 yılından bu yana Türkiye’de gazeteci olarak  akreditasyonu yok. Bu nedenle gazetecilik nedeniyle tutuklanmadı ki zaten  akreditasyonu yok. Ama kim Türkiye’de tutuklanıyor ya da problem yaşıyorsa  Almanya’da kahraman oluyor. Neden? Almanya dünyadaki en büyük insan hakları  savunucusu mu? Hayır. Ben Almanya’daki insan hakları ihlallerinden binlerce örnek verebilirim.”

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM)  Deniz Yücel lehine karar vermesi halinde bu kararın uygulanıp uygulanmayacağı  konusunda “Bu, yargının yetki alanındaki bir konu. Ancak şu ana kadar, AİHM’nin  kararlarını hep uyguladık.” dedi.

Adımlar karşılıklı

Almanya’daki Türk karşıtlığı ve ırkçılık ile Türkiye’nin Almanya’ya  seyahat edecek vatandaşlara yönelik yaptığı seyahat uyarısıyla ilgili Çavuşoğlu,  Almanya’nın Türkiye’ye seyahat uyarısının ardından böyle bir şeyin yapıldığını  belirterek ”Irkçı parti yüzde 13 oy aldı. Irkçılık, ayrımcılık ve hoşgörüsüzlük  Almanya’da artıyor. Bunu son seçimlerde gördünüz.” diye konuştu.

Türkiye’nin seyahat uyarıları yoluyla cezalandırılmak istenmesine  karşı çıkan Çavuşoğlu, ”Seyahat uyarısına karşılık vermeliydim. Hoşuma gittiği  için değil, vatandaşlarımızın beklentileri bu yönde olduğu için. Almanya şunu  anlamalı: Almanya bize doğru bir adım atarsa Türkiye Almanya’ya doğru iki adım  atar. Bu zayıflık değil, bilakis kalpten gelen bir şey. Ama Almanya Türkiye’yi tehdit ederse Türkiye de buna karşı gerekeni yapar” değerlendirmesinde bulundu.

“(BND), FETÖ’nün darbe girişiminden sorumlu olduğunu biliyor”

Alman İstihbarat Teşkilatı (BND) Başkanı Bruno Kahl’ın, geçen yılın  mart ayında yaptığı bir açıklamada, Fetullahçı Terör Örgütü’nü (FETÖ) “dini ve  laik gelişim konusunda sivil bir yapı” olarak tanımlamasını nasıl  karşıladıklarının sorulması üzerine Bakan Çavuşoğlu, bunun bir “Gülen  propagandası olduğunu” belirterek “Bu gerçekten de saçmalık ve kabul edilebilir  bir şey değil. Bu kuruluş (BND), FETÖ’nün gerçekten de başarısız darbe  girişiminden sorumlu olduğunu biliyor. Onlarda delilleri var.” dedi.

“Belki böyle bir şey Nazi döneminde bile olmamıştır”

Kendisinin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Almanya ve diğer  bazı AB ülkelerini Nazi yöntemleri uygulamakla eleştirmesinden pişmanlık duyup  duymadıkları sorusuna da Çavuşoğlu, bundan pişmanlık duymadığını ifade ederek şu  değerlendirmelerde bulundu:

“O günlerde olup bitenler bize Nazi döneminde yaşananları hatırlattı.  Belki böyle bir şey Nazi döneminde bile olmamıştır. Nazi rejiminin bu tür  ziyaretleri ve etkinlikleri önlediğine inanmıyorum. Hedefimiz, başka ülkelerin iç  politikalarına karışmak değildi. Bu ülkelerde vatandaşlarımız yaşıyor. Cumhuriyet  tarihimizdeki en önemli referandum için seçim mücadelesi yaptık. Aralarında  Almanya’nın da bulunduğu bazı Avrupa ülkeleri bizim referandumumuzda taraf tuttu.  ‘Hayır’ oyu için çaba harcayan politikacıları cesaretlendirirken bizi de  engellediler. Bu hiç bir demokratik toplumda kabul edilemez.”

Alman hükümetinin AB’ye üye olmayan ülkelerden gelecek politikacıların  bir seçim mitingi düzenlemeden önce izin istemeleri zorunluluğu getiren  kararından sonra da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Almanya’da mitinglere katılıp  katılmayacağı sorusuna karşılık Çavuşoğlu, bunu bilmediğini ve bu sorunun  Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sorulması gerektiğini belirterek “Ama bu hiç de  demokratik bir şey değil.” dedi.

Türkiye-AB ilişkileri

Ne zaman Almanya’ya gideceği sorusuna Çavuşoğlu, Almanya Dışişleri  Bakanı Sigmar Gabriel’in kendisini bu ocak ayı içinde memleketi Goslar kentine  davet ettiğini ve bunun için kesin bir tarih belirlemek üzere olduklarını  söyledi. Bakan Gabriel’in bir açıklamasında, Türkiye ile AB’ye tam üyelik  yerine farklı bir anlaşma yapılabileceğini söylediğinin hatırlatılması ve Türkiye  için böyle bir şeyin söz konusu olup olamayacağının sorulması üzerine Çavuşoğlu,  “Eğer AB, Türkiye’yi almayacağına karar verirse bu onu ilgilendiren bir mesele.  Ancak ben hala Türkiye’nin AB üyeliğinden yana olan birçok ülke görüyorum.  Almanya, Avusturya ve son olarak Danimarka gibi üyeliğimize karşı çıkan az sayıda  ülke var.” şeklinde konuştu.

Bakan Çavuşoğlu, Rusya ya da başka ülkelerle oluşturulabilecek olası  bir ittifakın Türkiye için AB’ye karşı bir seçenek olup olmayacağı sorusuna,  Türkiye’nin hiçbir ülke ya da kuruluşu alternatif olarak görmediğini belirterek  “Rusya da Batı’ya karşı bir alternatif değil.” cevabını verdi.

AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker’in Türkiye’yi hukuk devleti  ilkelerinden uzaklaşmakla eleştirdiğinin hatırlatılması ve “Türkiye’deki  demokrasi tehdit altında mı?” sorusu üzerine Çavuşoğlu, hiçbir şekilde böyle bir  tehdidin olmadığını kaydederek “Türk halkı için demokrasi çok önemlidir. Geçen 15  yıl boyunca çok büyük başarılar elde ettik ve ilerleme sağladık.” ifadelerini  kullandı.

Yine de Türkiye’de her şeyin tümüyle mükemmel olmadığını söyleyen  Çavuşoğlu, “Başarısız darbe girişimi ve bu FETÖ örgütüne karşı mücadele  Türkiye’nin imajına zarar verdi. Evet, darbe girişiminden sonra olağanüstü hal  (OHAL) ilan etmek zorunda kaldık. Ancak bu sadece terör örgütlerine yönelik.  Kişilerin hak ve özgürlüklerini kısıtlamıyor. OHAL’den dolayı Türkiye’ye  ‘diktatörlük’ diyemezsiniz. Türkiye’de, birçok Avrupa ülkesinde olduğundan daha  demokratik ve adil seçimler yapılıyor.” diye konuştu.

Türkiye Cumhuriyeti’nin zor zamanlardan geçtiğini ve FETÖ tehdidini  yok edebilmek amacıyla önlemler almak zorunda kaldıklarını belirten Çavuşoğlu,  şunları kaydetti:

“İşler normale döndüğünde olağanüstü hali kaldıracağız. Elbette  reformlara geri döneceğiz. Juncker, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı gördüğü zaman ona en  iyi arkadaşı olduğunu söyler. Karşılaştığımız zaman her şey iyi. Bu sözleri ne  zaman ve ne amaçla söylemiş sormak isterim doğrusu. Juncker benim de şahsi  dostumdur ancak görüşünü aynı gün içinde bile değiştirebiliyor.”