Hocalı Katliamı’nın 26. yıldönümünde adalet arayışı sürüyor. Savunmasız yüzlerce insanın vahşice öldürüldüğü katliamdan sağ kurtulanlar ve döneme ait kanıtlar vahşetin boyutlarını gözler önüne seriyor. Azerbaycan bir kez daha, uluslararası kamuoyundan 26 Şubat 1992’de, 106’sı kadın, 70’i yaşlı, 63’ü çocuk 613 Azerbaycan vatandaşının katledildiği Hocalı Katliamı’nın faillerinin adalet karşısına çıkarılmasını talep etti. Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı ve Başsavcılığının hazırladığı ortak raporda, Ermenistan, Azerbaycan’a ait Dağlık Karabağ’da 1980’li yıllardan itibaren bölücülüğü ve terörizmi desteklemek, savaş başlatarak Azerbaycan topraklarının yüzde 20’sini işgal etmek ve savaş suçları işlemekten sorumlu tutuluyor.

HOCALI’DA NE OLDU?

Ermenistan askerlerinin Hocalı kasabasını işgal ederken yaptığı katliam insanlık tarihine kara bir leke olarak yazıldı. Ermeniler, Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla 1991’in son günlerinde ablukaya aldıkları, bölgenin tek havaalanına sahip ve stratejik önem taşıyan Hocalı’yı ele geçirmek için hareket geçti. Aylar süren saldırılarını 1992’nin 25 Şubat’ında yoğunlaştıran Ermeniler, gece, Sovyet Rus ordusunun o zaman Hankendi’de bulunan 366. motorize alayının da yardımıyla üç koldan saldırdı. Sadece işgalle yetinmeyen Ermeniler, sivilleri toplu şekilde katlederek, esirlere acımasızsa işkence yaparak 20. yüzyılın en kanlı katliamlarından birine imza attı. O dönemde çekilen görüntüler ve fotoğraflar, katliamın büyüklüğünü ortaya koyuyor.

ERMENİSTAN GÜÇLERİ SAVUNMASIZ HALKA SALDIRDI

Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı ve Başsavcılığın verilerine göre, daha önce 7 bin kişinin yaşadığı Hocalı’da savunmasız durumdaki 106’sı kadın, 70’i yaşlı, 63’ü çocuk 613 Azerbaycan vatandaşı hayatını kaybetti. Katliamdan 487 kişi ağır yaralı olarak kurtuldu, Ermeni güçleri bin 275 kişiyi esir aldı, bunların 150’sinden bugüne kadar haber alınamadı. Hocalı’nın işgali yüzünden Azerbaycan devletinin maddi zararıysa 170 milyon dolar oldu.

“TÜRK OLMANIN BEDELİNİ ÖDEDİLER”

Öte yandan Azerbaycan Milletvekili ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi Üyesi Ganire Paşayeva, Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Seyit Aydın’a gerçekleştirdiği ziyarette, Hocalı Katliamı’nın unutulmaması gerektiğini vurguladı.

Konuyla ilgili duygularını dile getiren Paşayeva, “Gençlerimizin, Hocalı Soykırımı, Karabağ sorununun, bütün Türk Müslüman dünyasının sorunu olduğunu bilmesi lazım. Karabağ’da 20 binden fazla şehidimiz var, 100 binden fazla insanımız da sağlığını kaybetti. Hocalı’da soykırıma uğrayan insanlar aslında Türk olmanın bedelini ödedi. İşgalci Ermenistan, o soykırımı yapan zihniyet, bunu kendi konuşmalarında söylemişler, kitaplarında yazmışlardır. O yüzden o insanlarımız İstanbul’un Ankara’nın bir kalesi olmanın bedelini ödemiştir” diye konuştu.

AİLESİ KATLEDİLEN EMİROV, YAŞADIKLARINI ANLATTI

Anne baba ve kız kardeşi dahil 30 yakını Hocalı’da katledilen Hazangül Emirov, “Annemi ve 5 yaşındaki kız kardeşimi öldürdüler, babamı ise yakarak katlettiler. Benim babam, öz toprağını satmadı. Babamdan bizlerin gözü önünde ‘Bütün Azerbaycan toprakları Ermenilerindir’ demesini istediler. Babam dedi ki; ‘Getirin evlatlarımı da benimle birlikte öldürün, ben yine de topraklarımı, vatanımı satmayacağım.’ Bunun üzerine atamın üzerine benzin döküp yakarak katlettiler.” dedi.

“BABAMI BİR DAHA GÖRMEDİM”

Karanlık ve şiddetli soğukta bir süre babasıyla yol aldığını dile getiren Hemail Halilova, “Yalın ayak yürüdüğüm için bacaklarımı hissetmiyordum. Bazen babam kucağına alıyordu, bazen indiriyordu. Dayanamıyor, ağlıyordum. Ağladığımı gören babam beni susturmaya çalışıyordu, ‘Sus Ermeniler bizi yakalar’ diyordu. Babamın beni susturmak için o an attığı tokadı bile çok özledim.” diye konuştu.

Yol boyu devamlı ateşe maruz kaldıklarını hatırlayan Halilova, zorlu yolculuğunu şöyle anlattı: “Aniden babamın yere yığıldığını gördüm. Önce hiçbir şey anlamadım. Kalkmaya çalıştı fakat kalkamadı. Meğer kurşun isabet etmiş. Bana gitmemi söyledi. Fakat hiçbir yeri bilmiyordum. Nereye gidebilirdim? O anda arkadan bazı akrabalarımızın geldiğini gördüm. Babam onlardan beni de almalarını rica etti. Babamdan ayrılamıyordum. Biraz gittikten sonra tekrar dönüp öpüp kucakladım. O da beni kucakladı. Akrabalarım beni ondan zorla ayırdı. Babamı bir daha görmedim.”

HOCALI’DA YAŞANANLAR SAVAŞ SUÇU

Azerbaycan’a göre, Hocalı’da yaşananlar, 1949 Cenevre Sözleşmelerinin, Birleşmiş Milletlerin (BM) Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi, Sivil ve Siyasi Haklar Sözleşmesi, İşkenceye ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı veya Onur Kırıcı Muamele veya Cezaya Karşı Sözleşmesi, Çocuk Hakları Sözleşmesi gibi çok sayıda sözleşmenin ciddi ihlali anlamına geliyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 22 Nisan 2010 tarihli kararında, Hocalı’da yaşananlar, savaş suçları veya insanlık aleyhine suçlarla eşdeğer eylemler olarak görülüyor. Bugüne kadar 15 ülkenin parlamentosu ve ABD’nin 16 eyaletinin meclisi Hocalı’da yaşananları kınayan ve soykırım olarak gören kararlar kabul etti. Hocalı’da yaşananları dünyaya duyurmaya devam eden Azerbaycan, uluslararası kamuoyundan suçluların cezalandırılması talep ediyor.