Bursa’nın Gemlik ilçesindeki ailesinin yanından çeşitli problemler nedeniyle 26 yaşında ayrılarak İstanbul’a gelen Tepeli, 1991’de bir temizlik firmasında çalışmaya başladı.Önceleri Kartal’daki bir otelde kalan Tepeli, patronunun isteğiyle aynı firmanın temizlik işlerini yapmak üzere Atatürk Havalimanı’na geldiğinde, ömrünün 27 yılını burada geçireceğinden habersizdi.

Burada birçok çalışan ve yolcuyla tanışan Tepeli, işinden ayrılmak zorunda kalmasına rağmen çok sevdiği havalimanı ortamından bir türlü kopamadı.Havalimanı çalışanları, bazı basın mensupları ve yöneticilerinin maddi ve manevi desteğiyle 27 yıldır terminalde kalarak burayı evi gibi benimseyen Tepeli, sol ayağındaki damar tıkanıklığı nedeniyle 10 yıldan beri tedavi görüyor.

29 Ekim’de ilk fazı törenle açılan İstanbul Havalimanı’nı sadece televizyondan görmesine rağmen “modern, güvenlikli ve çok büyük” olarak tanımlayan Tepeli, yılbaşı için planlanan taşınmanın ardından havalimanından ayrılacağı için hüzünleniyor.Paris Charles de Gaulle Havalimanı’nda yaklaşık 18 yıl yaşadığı için, “Terminal” filmine ilham veren İranlı Mehran Karimi Nasseri’ye benzer bir hikayeye sahip olan Tepeli, Atatürk Havalimanı’ndan sonraki yeni hayatı için yetkililerin yardım eli uzatmasını bekliyor.

“HİÇ AÇ VE YALNIZ BIRAKMADILAR”

AA muhabirine açıklama yapan Tepeli, ailevi sebepler nedeniyle 1991’de Bursa’dan İstanbul’a geldiğini, bir süre temizlik firmasında çalıştığını söyledi.

Tepeli, bir sene boyunca Kartal’da bir otelde kaldığını ifade ederek, “Bir gün çalıştığım şirketin patronu, ‘Bayram, sana öyle bir iyilik yapacağım ki kalacak yer ve yemek bulma sorunun artık kalmayacak. Bütün ihtiyaçlarını oradan sağlayacaksın.’ dedi ama bana nereye gideceğimi söylemedi. Sonra daha önce hiç bilmediğim ve görmediğim Atatürk Havalimanı’na temizlik elemanı olarak geldim. B kapısındaki terminalde çalışıyordum.” diye konuştu.

İşten ayrılmak zorunda kaldıktan sonra da havalimanında kalmaya devam ettiğini dile getiren Tepeli, emniyet müdürü, amiri, komiser ve memurların kendisine sürekli yardımcı olduğunu belirtti.

Tepeli, havalimanı çalışanlarıyla unutulmaz anılar yaşadıklarını anlatarak, “Beni yakından tanıyan kişiler, çok yardımcı oldular. Allah hepsinden razı olsun.” dedi.

Havalimanında geçirdiği rutin bir günden bahseden Tepeli, ihtiyaçları giderebilmek için sürekli terminalde veya dışarıda dolaştığını, buradaki kişilerin kendisini hiç aç ve yalnız bırakmadığını söyledi.

“TEMİZLİK HASSASİYETİM VAR”

Tepeli, terminalde akşam yatmadan önce muhakkak yolcuların kullandıkları lavabolara gittiğini, buradan bolca sabun ve peçete aldığını belirtti.

Bunlarla uyuyacağı yeri titiz bir şekilde sildiğini dile getiren Tepeli, “Terminaldeki koltuklarda kalıyorum. Ancak yatacağım yeri, hijyen için muhakkak silerim. Kıyafetlerimin yerde yatmış gibi kirlenmesini istemem. Temizlik hassasiyetim var.” ifadelerini kullandı.

Atatürk Havalimanı’nın yıl sonunda tarifeli uçak seferlerine kapanacağının anımsatılması üzerine hüzünlenen Tepeli, şöyle devam etti:

“Atatürk Havalimanı’nın kapanmasına çok üzülüyorum. Demek ki devletimizin havalimanı konusunda bir bildiği var ki öyle yapmışlar. İstanbul Havalimanı’nı da haberlerde gördüm. Yapı olarak son sistem olmuş. Adeta Amerika’daki bir havalimanı gibi olduğunu düşünüyorum. Çok büyük, ABD’deki havalimanlarının aynısı. Konfor ve güvenlik olarak son sistemle yapılmış. Bu nedenle Atatürk Havalimanı’ndan ayrılacağım için hüzünlendiğim gibi yenisi için de mutlu oldum.”

Tepeli, Atatürk Havalimanı kapandıktan sonra burada kalmanın mümkün olamayacağını çok iyi bildiğini, bu nedenle başının çaresine bakacağını söyledi.

Bundan sonraki hayatını nasıl devam ettireceğini bilmediğini aktaran Tepeli, “Yaradanımın takdir ettiği olur. Bir şey diyemem. Eğer yetkililerimiz yapabilirse en azından kendime ait bir yer olursa çok iyi olur. Çünkü Atatürk Havalimanı benim evim gibi olmuştu. Burayı çok özleyeceğim. Bursa’daki aileme bu sene bir kere gittim. Geçen sene hariç, hep burada kaldım. Onda da Samsun’daki hastanede sol ayağımı tedavi ettirmek için kaldığım için buraya gelememiştim. Burası benim ailem ve evim gibi oldu. Çünkü, ömrüm boyunca 27 sene ben kendi ailemle kalmamışım. Ailemle en fazla 3-5 ay durmuşumdur.” ifadelerini kullandı.

Tepeli, sol ayağında başlayan damar tıkanıklığı nedeniyle yürümekte zorluklar yaşadığını, evinin olmaması nedeniyle genellikle ayakta tedavi gördüğünü ve ameliyat olamadığını anlattı.

ESNAFLA ARASI İYİ

Uzun yıllardır havalimanında yaşayan Tepeli, buradaki esnaf tarafından da çok iyi tanınıyor. Dükkan sahipleri ve çalışanlarla arası iyi olan Tepeli, onları her gördüğünde hatırlarını sormayı ihmal etmiyor.

Dış Hatlar Gidiş Terminali’nde bulunan hediyelik eşya dükkanında çalışan Serdar Demirel, Tepeli’yi 15 senedir tanıdığını ve onunla sürekli karşılaştığını söyledi.

Demirel, Tepeli’nin kahvaltı vakti veya akşamüstü muhakkak dükkana uğradığını dile getirerek, “Bayram Ağabey’in, hiç kimseye bir zararı yok. İnşallah diğer havalimanına da gelir. Orada da hayatını sürdürür.” diye konuştu.

Havalimanı kapanacağını için kendilerinin de üzüldüğünü ifade eden Demirel, esnaf, çalışan ve Tepeli gibi müdavimleriyle burada adeta aile gibi olduklarını kaydetti.

Demirel, Tepeli için ellerinden geleni yaptıklarını belirterek, “Bayram Ağabey’in gençken bir problemi yoktu. Her türlü kendi hayatını sürdürebiliyordu. Şu anda ayağında yarası var. Onunla uğraşıyor. Yetkilerin onunla ilgilenmesini çok isterim.” şeklinde konuştu.