Avrupa CHP’yi de geçti

Başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkelerinin ‘evet’e yönelik referandum kampanyalarını engellemesine sert çıkan Başbakan Binali Yıldırım, “Türkiye’yi iç siyasetin aracı haline getirdiler. İngiltere’deki Brexit sürecini hatırlayın, bütün kampanyayı Türkiye üzerine kurdular ve kaybettiler” dedi.

Başbakan Yıldırım KKTC dönüşü gazetecilerin gündeme dair sorularını cevapladı. Özetle şunları kaydetti:
* Kıbrıs görüşmelerinde tıkanmalar oldu, Rum Kesiminin sizce anlaşma niyeti var mı?
Bana göre Rum Kesimi başından beri samimi değil. Kıbrıs Türk Kesimini azınlık diye düşünüyor. Azınlık diye düşünürseniz bir toplumu, iki toplumlu eşit, adil bir yönetişimi nasıl kuracaksınız? Sonra da bir bakıyorsun adamlar Enosis’in her yıl 10 Şubat’ta anılması için Meclis’ten karar çıkarıyor. Onun için gelinen noktada yeni bir başlangıç olmazsa burada bir mesafe alınamaz.
 * Türkiye KKTC ile birlikte yeni bir karar alır mı? 
Dünyanın sonu değil ki, yani şu anda fiili bir durum var. Çözüm olursa olur. Ama çözüme mecburuz, mahkûmuz diye bir düşünce de bizim şehitlerimizin, gazilerimizin ruhunu yaralar. Dolayısıyla bulunacak çözüm mutlaka adil, eşit, iki toplumlu federal bir yönetim şekli olması lazım. Avrupa Birliği bu konuda olumsuz bir açıklama yaptı, o da işin tuzu-biberi oldu zaten. Yani diyelim ki yarın çözüm buldular, ne olacak? Kıbrıs’a Türkiye vizeyle mi girecek? Bunların çözümlenmesi lazım. Biz diyoruz ki; ya Yunanistan da bizim durumumuza gelsin ya da Türkiye Yunanistan’ın durumuna gelsin. Bunlar hep ortada asıl çözüm bekleyen konular.
 * Rusya Başbakanıyla yaptınız görüşmenin detayları hakkında bilgi verir misiniz?  
Yarın(bugün) malum Cumhurbaşkanımız Rusya’ya gidecek günübirlik. Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantısı yapılacak. O toplantı öncesi Sayın Medvedev benimle görüşmek istedi. Esas itibarıyla alınan kararların, bu Sayın Putin ve Sayın Cumhurbaşkanımızın aldığı kararların takibini yapıyoruz. O anlamda son toplantıdan bugüne kat edilen gelişmeleri değerlendirdik. İlişkilerin uçak krizi öncesine dönüştürülmesi için belirli bir program dâhilinde çalışıyoruz. Bazı Türkiye’den Rusya’ya yapılan ihracatlardaki kısıtlamalar tarım ürünlerinde kaldırılmasına karar verildi. Onun bilgisini verdi Sayın Medvedev. Rusya’dan bizim ithal ettiğimiz bazı ürünler konusunda da talepleri vardı; özellikle demir-çelik, gübre gibi, onlarla ilgili taleplerini de ifade etti. Taşımacılıkta yaşanan sorunların çözülmesi için de iki ülkenin Ulaştırma Bakanlarının bir araya gelmesini kararlaştırdık.
 * Kamuda yeni bir ihraç veya iade kararnamesi olacak mı, olacaksa bunun süresi ne zaman olacak?  
Peyderpey çalışmalar tespit edildikçe, araştırmaları tamamlandıkça işlemler yapılıyor. Yani bu işe ilk günden beri ara verilmedi, tamamlayıncaya kadar devam edecek.
 * Berat Bey ‘hem Karadeniz’de, hem Akdeniz’de doğalgaz-petrol aramaları yapacağız’ dedi. Görüşmede bu konu gündeme geldi mi?  
O konular görüşülmedi. Malum Kıbrıs’ta bir çözüme ulaşmadan Rum kesiminin bu kaynaklar üzerine tasarrufta bulunması uluslararası hukuka da aykırı. Bizim bu konuda duruşumuz çok net. Aksi halde tek taraflı yapılacak girişimler yeni sorunlara sebep olur.
* Antalya’da Rusya, Amerika ve Türk genelkurmay başkaları bir araya geldi. Rakka krizinin çözümü açısından somut adımlar atıldı mı?  
Esas itibarıyla orada koordinasyonun sağlanması, askerî düzeyde herhangi bir olumsuz yaşanmaması için teknik çalışmalar yaptılar. Ayrıca, DEAŞ’la mücadele konusunda ABD’ye önerilerimizi tekrarladık. Bu mücadeleyi DEAŞ, YPG ile PYD ile SDF ile değil Türkiye’nin arkasında olduğu Özgür Suriye Ordusu’yla beraber yapın diye açık teklifte bulunduk. Onlar bu noktada kararlarını verecek. Henüz bize iletilmiş bir kararları yok.
* Referandum öncesi Almanya, Avusturya ve Hollanda’nın uyguladığı yasaklar malum…
Bazı Avrupa ülkelerinde ne yazık ki bu halk oylaması kampanya döneminde akla, izana uymayan uygulamalara şahit oluyoruz. Almanya başta olmak üzere, Hollanda da buna dahil edilebilir, Avusturya zaten pusulayı şaşırmış vaziyette. Demokrasinin merkezi olduğunu söyleyen bu ülkeler oradaki vatandaşlarımızla yapmaya çalıştığımız buluşmayı engellemek için binbir türlü mazeretler üretiyorlar, hiç inandırıcı olmayan sebeplerle toplantıları iptal ediyorlar. Salonları kiraya verenleri tehdit ediyorlar, mühürlüyorlar vesaire… Bu gözdağları, bu yıldırmalar bizim oradaki vatandaşların üzerinde hiçbir etki yapmayacağı gibi aksi yönde onların motivasyonunu daha da artıracaktır.
 * Sayın Cumhurbaşkanı miting yapacak mı orada? 
Cumhurbaşkanımızın düşüncesi var, ama henüz netleşmiş değil program. Uygun bir formatta program ayarlanabilirse pekâlâ düşünebilir. Ama bizim Avrupa ülkelerinden beklediğimiz; daha makul, mantıklı bir tutum içine girmeleri… Ama her ülke böyle değil, mesela 20 Mart’ta Danimarka’ya gideceğim, Danimarka’da böyle bir toplantı yapacağım, aynı zamanda da resmî görüşmeler yapacağız, onların bu konuda olumsuz bir tavırları yok. Bazı Avrupa ülkelerinde seçimler yaklaştı, seçimlerin de bu davranışları üzerinde etkili olduğunu düşünüyorum…
* Türkiye’yi malzeme mi yapıyorlar?
Maalesef oradaki Türkiye iç siyasetin önemli bir aracı oluyor. İngiltere’deki Brexit sürecini hatırlayın, bütün kampanyayı Türkiye üzerine kurdular ve kaybettiler. Türkiye üzerine hesap yapanların geçmişteki tecrübelere bakması lazım. Yani orada bölücü PKK sempatizanları, FETÖ’nün bütün elemanları ortalığı kasıp kavuracak, her türlü propagandayı, her türlü etkinliği yapacak, Türkiye Cumhuriyeti’nin resmî makamlarına sıra gelince bin bir türlü bahaneler. Ben yaptım gerçi, ilk 18 Şubat’ta 8-10 bin kişinin katıldığı, coşkulu bir toplantı yaptık, ama biz onu kamuoyuna duyurmadık, son ana kadar kriz çıkardı.
* Son ana kadar kriz çıkardı… 
Tabii tabii. İşte salonun sigortası yoktu, sigorta yaptırdılar, sigorta yapan firmayı tehdit ettiler, firmanın adamlarını işten attılar falan, yani hiç akla, hayale gelmeyen işler yaşandı. Yani bir akıl tutulmasıdır gidiyor.
* İnanılır gibi değil, hayret!..
Evet. Yani insanın aklına bunlar da ‘hayır’ kervanına katıldılar diye geliyor.
* İçerideki muhalefetten daha önce başladılar hayır kampanyasına zaten… 
İçeridekiler bu kadar kuvvetli muhalefet yapamıyor.
* Daha önce Çalışma Bakanımız memurlara performans sistemi getirileceğini açıklamıştı. 657’deki güvence kalkacak mı veya kalkmayacak mı; bununla ilgili bir çalışma var mı?
Bunlar nereden çıktı kardeşim, böyle bir şey yok. Yani bir kere memur güvencesi anayasada var, anayasanın bu maddesi de yerli yerinde duruyor, herhangi bir değişiklik yok. Mesela Sayın Baykal da, bir programda gördüm, ‘Bunlar evet çıksın ertesi gün bütün memurları sözleşmeli yapacaklar” Ya bu kadar da olmaz ya, hani olur olur da, insan bu kadar da göz göre göre milletin önünde yalan-yanlış bilgi verilir mi ya? Bunlar maksatlı olarak yapılıyor, dertleri memurları bu kampanyada taraf olmaya zorlamak…
 * Son yaptığınız OHAL açıklamanız yanlış anlaşılmış, 3 ay daha uzatılacak diye son dakika geçti her taraf…
Arkadaşlar, OHAL’in tekrar uzatılmasıyla ilgili bir soru soruldu, ben, MGK toplanacak, bir karar verecek, bir karar verilmedi, gerekiyorsa uzatılır dedim, dediğim o.
 * Kampanya başladığı zaman kararsızların durumu bir miktar yüksekti, bu rakamda bir azalma var mı?
Kararsızların şu anda ne seviyede olduğunu doğrusu bilmiyorum, ama hâlâ yüzde 10’un üzerinde olduğunu düşünüyorum. Yani kararsızların önümüzdeki birkaç hafta içinde, yeterli süre var, karar verecek noktaya geleceklerini tahmin ediyorum.
Bugün Sayın Kılıçdaroğlu da bana cevap vermiş, ya diyor belediye seçimiyle bunun aynı olduğunu söylüyor diyor Başbakan, gelsin de ona anlatayım diyor. Eğer cumhurbaşkanı-başbakan sistemi gibi anlatacaksa vay halimize…
 * Nasıl bir sistem anlatacak ki?
Onun için kalsın diyorum.

Yorumla

Buraya yorumunuzu yazabilirsiniz