Site icon Türkiye Gazetesi Avrupa

AVRUPA’DA BAĞIMSIZLIK SESLERİ

 

Birçok Avrupa ülkesinde bağımsızlık mücadelesi veriliyor. Katalan bölgesinde yapılan referandum sonucunda “evet” oylarının çokluğu dikkat çekiyor. Türkiye gazetesi olarak bağımsızlık mücadelesi veren ülkeleri değerlendirdik

Halil Uygun
BRÜKSEL – İspanya’daki Katalan bölgesinde yapılan bağımsızlık referandumunda “evet” oylarının fazla çıkması ile birçok AB ülkesinde korku hâkim. AB ülkeleri içinde yer alan Almanya, Belçika, İtalya, Birleşik Krallık gibi ülkelerde bağımsızlık isteyenleri sesi hiç de az değil. Bağımsızlık taleplerinin yeni trend haline geldiği Avrupa’da Türkiye gazetesi, kıta genelinde ön plana çıkmış 20 kadar bölgenin bağımsızlık talebini derledi. Kendi ülkelerinde bağımsızlık isteyenlere karşı acımasız bir şekilde mücadele veren yetkili merciler konu Türkiye ve İslam ülkeleri olunca bambaşka bir siyaset izledikleri de ortaya çıkıyor. Bağımsızlık mücadelesi verenler ve vermeyenlerin ortak bir noktası ise bölücü terör örgütü PKK’ya tek olumsuz bir söz sarf etmemeleri olmakta. Almanya’nın Bavyera eyaletinin bağımsızlık sesleri Katalan referandum sonrası yükselmeye başladı. Almanya, Almancada “Länder” (Türkçede “topraklar” ya da “bölgeler”) olarak bilinen 16 eyaletten oluşan bir federasyondur. Almanya’nın şehirlerinden ikisi olan Berlin ve Hamburg’un “şehir eyaleti” denen kendi toprakları vardır. Geri kalan 14 bölge Almancada “Flächenländer” diye adlandırılır

İskoçların bağımsızlık hayali başka bahara kaldı
18 Eylül 2014’de yapılan referandumda, İskoçların yaklaşık yüzde 55’i “hayır” oyu kullanınca bağımsızlık isteyenlerin hayali de başka bahara kaldı. İskoçya’nın ekonomik ve siyasi bağımsızlığı konusunda başlatılan kampanyalar 1700’lü yıllara uzanıyor. Ülkede son 300 yıldır çeşitli siyasi gruplar, partiler ve kişiler bağımsızlık konusunda kampanyalar yürütüyor. İskoçya’da 1999 yılından bu yana özerk bir parlamento bulunuyor. İskoç Ulusal Partisi (SNP), 2011’deki son parlamento seçimiyle 1999 yılından beri ilk kez oyların çoğunluğunu almış ve iktidara gelmesiyle İskoçya’daki bağımsızlık talebini daha güçlü şekilde dile getirmeye başlamıştı. İngiliz ile İskoç hükümetleri, 15 Ekim 2012’de referandumun yapılmasına dair Edinburgh Anlaşmasına imza koymuştu. 18 Eylül 2014’de yapılan referandum sonucunda İskoçya bağımsız olsaydı, Birleşik Krallık, toprağının üçte birini kaybedecek ve nüfusu 5 milyon azalacaktı. İskoçlar halen bağımsızlık mücadelesi vermekte

Galler’de bağımsızlık isteyen grup var
Birleşik Krallık’ta bağımsızlık taleplerini en güçlü dile getiren İskoçlar olsa da ayrılık isteyen tek halk değil.
Birleşik Krallık’ın batısında, 3 milyon kişinin yaşadığı Galler’de, İskoçya gibi bağımsızlık isteyen bir grup bulunuyor. Ancak İngiliz basını, bu grubun nüfusun yüzde 15’inden fazlasını temsil etmediğine ve İskoçya’daki gibi bir bağımsızlık referandumunun yapılmasının olası gözükmediğine dikkati çekiyor.

İspanya’da Katalonya ve Bask bölgeleri
İspanya’nın doğusundaki Katalonya özerk yönetiminde ayrılıkçı girişimlerin geçmişi çok uzun bir tarihe dayanıyor. Ülkenin 17 özerk yönetiminden biri olan Katalonya, İspanya içinde farklılığını her seferinde öne çıkartsa da bağımsızlık yanlısı girişimlerin yoğunlaşması 2010 yılından itibaren başladı. 2006 yılında dönemin iktidarı İspanya Başbakanı Jose Luis Rodrgiuez Zapatero’nın da desteğiyle, özerklik haklarının genişletildiği yeni bir statü elde eden Katalonya’da yapılan referandumda “evet” oylarının yüksek olması Madrid hükümetine endişeye sevk etti. Katalonya’da geçtiğimiz yıllar boyunca tamamen bağımsızlık yanlısı girişimlere odaklandı. 23 Ocak 2013 tarihinde Katalonya parlamentosunun onayladığı “Katalan halkının kendi geleceğine karar verme ve egemenlik deklarasyonu” adlı metin, aynı yılın mart ayında İspanya Anayasa Mahkemesi’nin aldığı kararla “anayasa dışı” olarak görülüp, iptal edildi. Bu arada, Katalonya’daki bağımsızlık yanlısı sivil toplum kuruluşları, özellikle Diada gibi ulusal bayramlarda organize ettikleri geniş katılımlı gösterilerle Katalonya’nın bağımsızlık talebini tüm dünyaya duyurmayı ve bu şekilde İspanyol hükümetine baskı yapmayı hedefledi. Yaklaşık 7,5 milyon nüfusa sahip Katalonya, İspanya’daki özerk yönetimler içinde en çok kamusal borcu olanların başında geliyor. İspanya’da, bağımsızlık yanlısı tutumu ile uluslararası anlamda en çok öne çıkan bölgesi; ülkenin kuzeydoğusundaki Bask Özerk Yönetimi. Avrupa’nın en eski toplumu olduğu varsayılan Bask, İspanya Anayasası’na göre en geniş haklara sahip özerk yönetim olarak öne çıkıyor. Bask’taki bağımsızlık yanlısı girişimler, ilk kez 1961 yılında saldırılara başlayan ETA örgütü ile sınırlıymış gibi görülse de gerçekte Bask siyasi yapısında da ciddi bir bağımsız yapılanma bulunuyor. 850’den fazla kişinin ölümünden sorumlu tutulan ve AB terör örgütleri listesinde yer alan ETA’nın, 2011 Ekim ayında ilan ettiği “silahlı faaliyetlerini kalıcı olarak sona erdirme” kararı sonrası Bask bölgesi barış sürecine girdi.

İtalya’da bağımsızlık isteyen bölge sayısı az değil
İtalya’dan Veneto bölgesi, kendi sınırları içerisinde geçtiğimiz yıllarda düzenlenen referandumda bağımsızlığı en çok isteyen bölge olarak ön plana çıkıyor. Kanallarıyla ünlü Venedik kentinin başkent olduğu tarihi Veneto bölgesi, son yıllarda özellikle de ekonomik gerekçelerle İtalya’dan ayrılmayı talep ediyor. Venetolular, bu konuda bir internet sitesi üzerinden yaptıkları resmi bağlayıcılığı olmayan bir oylamayla bağımsızlık konusundaki isteklerini net şekilde ortaya koydu. Egemenliklerini 1797 yılında ünlü Fransız Komutanı Napolyon Bonaparteve ordularına kaptıran, daha sonra 1866 yılında o dönem siyasi birliğini yeni sağlayan İtalya’ya dahil olan Venetolular, Mart 2014’teki gayri resmi referandumda yüzde 89 oranında bağımsızlık fikrine “evet” dedi. Veneto bölgesine komşu ülkenin kuzeyindeki Alto-Adige Trentino Özerk Bölgesi de İtalya’dan ayrılmak isteyen bölgelerin başında geliyor. Alto-Adige Trentino Bölgesi’nin bağımsızlık fikri, Veneto’nun aksine etnik farklılığa da dayanıyor. Zira İtalyanca ile birlikte resmi dil olan Almanca, halkın yüzde 70’i tarafından konuşuluyor. İtalya’nın, İsviçre ve Fransa ile sınırının kesiştiği yerdeki Val d’Aosta, kuzeydoğusundaki Fruili-Venezia bölgelerinin yanı sıra Sardunya ve Sicilya adaları da zaman zaman etnik, sosyal ve ekonomik nedenlerle bağımsızlık taleplerinin yüksek sesle dile getirildiği bölgeler olarak dikkati çekiyor. İtalyan anayasası, bölgelerin kendi başlarına yapacakları bir halk oylamasıyla geleceklerine ilişkin karar almasına izin vermiyor.

Belçika’da Flaman Bölgesi, zenginliği paylaşmak istemiyor
Federe yapılı Belçika’da nüfusun yaklaşık yüzde 60’ının yaşadığı zengin Flamanya bölgesinde halkın çoğunluğu daha güçlü otonomi isterken, bağımsızlık yanlısı partilere destek yüzde 40’a yaklaşıyor. Ekonomik ve tarihsel nedenler yanında dil kavgaları nedeniyle bölünme tartışmaları yaşayan Belçika, bütünlüğünü büyük ölçüde çift dilli Brüksel bölgesine borçlu. Hem Flamanlar hem Valonların sahiplenmek istediği, AB ve NATO’ya evsahipliği yapması nedeniyle uluslararası önemi de büyük olan Brüksel paylaşılamadığından bölünme çabaları sonuçsuz kalıyor.
Birinci Dünya Savaşı’nın ardından tazminat olarak Belçika’ya kalan, başkenti Eupen olan yaklaşık 80 bin nüfuslu otonom Alman Bölgesi, şimdilik bağımsızlık istemese de yetkilerinin artırılması talebini sıkça gündeme getiriyor.
Belçika’da bölünme tartışmaları hemen her seçim sonrasında yaşanan siyasi krizlerle birlikte alevleniyor.
Belçika’da en büyük siyasi parti olma özelliğine ise, bağımsızlık yanlısı Yeni Flaman İttifakı (N-VA) Partisi olmakta. Aşırı sağ eğilimli İslam karşıtı ırkçı Vlaams Belang (Flaman Çıkarları) Partisi de federal yapılı Belçika2nın sonuna istemekte olup Flaman Cumhuriyeti olarak yolunu devam etmesine istiyor. Bağımsızlık yanlısı N-VA ve Vlaams Belang Partisinin bir özelliği de bölücü terör örgütü PKK’ya savunmak ve Kürt devletinin kurulması yönünde hemfikir oldukları dikkat çekiyor

Grönland, bağımsızlık yolunda
Kuzey Kutbu ve Atlantik Okyanusu arasında yer alan ve büyük bölümü buzullarla kaplı, 57 bin nüfuslu dünyanın en büyük adası Grönland, 1775’ten itibaren Danimarka’nın sömürgesiyken 1953’te eyalet ve 1975’te otonom bölge haline geldi. 2008 yılında yapılan referandumda halkın yüzde 75’i, polis, adalet, sahil güvenlik dahil 30 alanda kontrolün Danimarka’dan Grönland hükümetine devrine destek vermişti. Referandumla zengin petrol ve maden kaynakları üzerinde de söz sahibi olan Grönland, sadece savunma ve dış politikada Danimarka’ya bağlı kalmayı sürdürüyor.
Bağımsızlık yolunda ilerleyen Grönland, Danimarka’yla birlikte otomatikman dahil olduğu AB’den 1982 yılında yapılan referandumla ayrılmıştı

Napolyon’un doğduğu topraklardan bağımsızlık talebi
Fransa’ya bağlı Korsika adası 1960’lardan bu yana bağımsızlını kazanmak için mücadele veriyor. Aynı zamanda Napolyon’nun doğduğu yer olarak da bilinen ve iki bölgeden oluşan Korsika, 1735’de bağımsızlığına kavuşmuş ancak Versailles Antlaşmasıyla 1768’de Fransızların eline geçmişti. Korsika’da bağımsızlık için savaşan çeşitli örgütler de mevcut. Yaklaşık 60 yıl önce, 1960’larda başlayan birçok ayrılıkçı hareketin birleşmesi sonucunda doğan Korsika Ulusal Kurtuluş Cephesi, bugün hala adanın bağımsızlık talebinde ısrarcı

Balkanlar’da bağımsızlık sesleri yüksel
Balkanlar’daki karmaşık siyasi yapı, bağımsızlık girişimlerinin temelini oluşturuyor. Balkan coğrafyasında yer alan Bosna Hersek, Sırbistan, Kosova ve Makedonya’da bazı etnik grupların “ayrılıkçı” söylemleri nedeniyle bağımsızlık tartışmaları sık sık gündeme geliyor. Bosna Hersek’teki iki entiteden biri olan ve nüfusun büyük çoğunluğunu Sırpların oluşturduğu Bosna Sırp Cumhuriyeti (RS), “bağımsızlık” söyleminin en çok gündeme geldiği bölge olarak ön plana çıkıyor. Bosna Sırp Cumhuriyeti’ndeki ayrılıkçı söylemlere rağmen, Bosna Hersek’te 1992-1995 yılları arasında yaşanan savaşı sona erdiren Dayton Barış Antlaşması baz alınarak hazırlanan Bosna Hersek Anayasası, ülkenin iki entiteden oluşan bir yapıya sahip olduğunu ve ülkede yapılacak herhangi bir iç düzenleme için önce Temsilciler Meclisi’nde 3’te 2’lik desteğin sağlanması, kararın daha sonra Milletler Meclisi’nde oy çokluğu ile kabul edilmesini öngörüyor. Öte yandan, söz konusu referandumun sadece bağımsızlık isteyen bölgede değil, tüm ülkede yapılması gerektiği de kanunlarda açıkça belirtiliyor

Kosova, Makedonya ve Sırbistan
2008 yılında tek taraflı bağımsızlığını ilan ederek Sırbistan’dan ayrılan Kosova’da da ayrılıkçı söylemlerin arkası kesilmiyor. Ülkenin kuzeyinde bulunan ve Arnavutlar ile Sırplar arasında yaşanan sorunlarla sıkça gündeme gelen Mitrovitsa, “sorunlu bölgeler”in başında geliyor. Nüfusun büyük çoğunluğunu Sırpların oluşturduğu Kuzey Mitrovitsa’daki yetkililer, her fırsatta Sırbistan’a bağlanmak istediklerini dillendiriyor. Ayrılıkçı söylemlerden fazlasıyla muzdarip olan bir diğer batı Balkan ülkesi Sırbistan. Ülkenin kuzeyinde Macar nüfusun yoğun olarak yaşadığı Voyvodina Özerk Bölgesi, ülkenin güneyinde Boşnak nüfusun yoğun olarak yaşadığı Sancak bölgesi ve yine ülkenin güneyinde yer alan ve Arnavut nüfusun yoğun olarak yaşadığı Preşeva bölgelerinde de sık sık ayrılıkçı söylemler dile getiriliyor. Voyvodina bölgesi yetkilileri, otonom yapının daha da genişletilmesini isterken, Sancak’taki Boşnak liderler, tam bir “otonom” yapı talep ediyor. Arnavut nüfusun yoğun olarak yaşadığı Preşeva bölgesindeki siyasi liderler de Kosova’ya bağlanmak istediklerini sıkça ifade ediyor

Makedonya’daki Arnavut sorunu
Nüfusunun yaklaşık 4’te 1’ini Arnavutların oluşturduğu Makedonya, sık sık Arnavut nüfusun ayrılıkçı söylemeleri ile gündeme geliyor. Son olarak, ülkedeki bazı Arnavut siyasetçiler “İlirida Cumhuriyeti” adı altında bir Arnavut devleti ilan edeceklerini, hatta böyle bir yeni devlet için gerekli tüm kamu kurumlarının da hazır olduğunu öne sürüyor

Transdinyester, fiili olarak bağımsızlık ilan etti
Uluslararası hukuka göre Moldova devletinin bir parçası olan Transdinyester, fiili olarak tek taraflı bağımsızlığını ilan etmiş bir cumhuriyet. Meclisi, ordusu, polisi ve posta sistemi olan Transdinyester, Birleşmiş Milletler (BM) üyesi hiçbir devlet tarafından tanınmıyor. Romen halkının çoğunlukta olduğu Moldova’nın 1989’da “Romence’yi devlet dili” kabul etmesi ve Kril alfabesinden vazgeçerek Latin alfabesine geçmesi, çoğunluğu Ruslardan oluşan Transdinyester halkı tarafından tepki ile karşılandı. Transdinyester halkı, Aralık 1990’da referandum yaparak bağımsız devlet olduklarını ilan etti. Moldova ile Transdinyester arasında başlayan silahlı çatışmaların sonucunda, 22 Temmuz 1992’de ateşkes imzalandı. Bu tarihten sonra sorunun çözümü için diplomatik girişimler başlatıldı. Moldova ile Transdinyester arasında ilk olarak 1993’de başlayan çözüm görüşmeleri, AGİT (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı), ABD, Ukrayna ve AB’nin de katılımıyla genişleyerek bugüne kadar sürdü. Çözüm süreci kapsamında Moldova, 1994 yılında kabul ettiği yeni anayasa ile Transdinyester’e özerklik tanısa da Trandinyester bağımsızlıkta ısrar ediyor

Exit mobile version