Pandeminin dünyada ve ülkemizde görülmesinden itibaren yapılan çalışmalar hakkında bilgiler veren Prof. Dr. Levent Akın, aşı çalışmalarına ilişkin de değerlendirmelerde bulundu. Dünyada 180’den fazla, ülkemizde ise 12 aşı çalışması olduğunu kaydeden Prof. Dr. Levent Akın, “Aşıya çok ümit bağlandı. Dünyada bulaşıcı hastalık salgınlarını ve pandemilerini engellemenin yegane yolu aşılamadır. Önlemlerle bazı şeyleri düzeltebiliyoruz ama buna rağmen bu hastalığın ortadan kaldırılması ve tehdit boyutunun düşürülmesi için aşıya ihtiyacımız var” dedi.

“İNAKTİF AŞI BİTMEK ÜZERE”
Prof. Dr. Levent Akın, şunları söyledi: “Dünyada çok çeşitli çalışmalar var. Hacettepe Üniversitesi Aşı Enstitüsü olarak çalıştığımız recombinant bir aşı var. En yaygın olarak kullandığımız aşılardan biri inaktif virüs aşısı. Bu Çin kaynaklı bir aşı. Türkiye’de çalışmaları tamamlanmak üzere. Çin’den de bu anlamda ciddi miktarda aşı alınacağını, muhtemelen Aralık ayında uygulanabileceğinitahmin ediyoruz. Öne çıkan konulardan biri RNA aşıları. Özellikle Almanya’da BioNTech’in yöneticisi olan Türk asıllı olması nedeniyle gurur duyduğumuz Prof. Dr. Uğur Şahin’in Türkiye’de de çalışmasını sürdürdüğü ki Türkiye’de bu çalışmasının olmasının sebebi Uğur Bey, Türkiye’de olmasını sağlamıştır.”

“1 MİLYON DOZ GELİYOR”
Prof. Dr. Levent Akın, “BioNTech’in aşısının ticari olarak dağıtılması için Avrupa Birliği İlaç ve Tıbbi Malzemeler Kurulu’ndan izin çıkması lazım. Ruhsat alması lazım. Bununla ilgili faz1 ve faz2 çalışmalarına ait raporları aldı. Faz3 çalışmasının da olumlu raporunu alıp ruhsatın tamamlanmasını bekliyor. O yüzden beklenti, Aralık ayında Türkiye’de mRNA aşısının gelebileceğini tahmin ediyoruz. Çünkü Türkiye’de ciddi miktarda sözü var. Ama bütün dünya, ABD bu aşıdan 300 milyon doz istiyor. Türkiye’nin bu konuda yeteri miktarda alacağını tahmin ediyorum. Bazı tartışmalar var, sayı vermek ne kadar doğru bilmem ama Aralık ayında 1 milyon dozun geleceğini tahmin edebiliriz. Bu sayının altında da kalabilir. Çünkü aşı üretimi biraz terzilik işidir de yani üretimde bir aksilik olabilir” dedi.

“DEĞİŞİKLİK SÖZ KONUSU DEĞİL”
mRNA aşılarıyla ilgili dünyada çok çeşitli çalışmaların olduğunu, zaman zaman asılsız iddiaların da ortaya atıldığını kaydeden Prof. Dr. Levent Akın, “Şu anda üç aşı çalışması insanlar üzerinde deneniyor. İki tanesiyle ilgili çalışması bitirmek üzere. Bazıları diyor ki ‘mRNA aşısı ki Almanya’da üretilen ve Türkiye’de yakın zamanda uygulamaya geçeceğini tahmin ettiğimiz aşıya genetik yapısına girer, genetik yapısını bozar.’ mRNA’lar kalıcı bir genetik materyal değildir. İhtiyaç olduğu zaman ortaya çıkar, gerekli protein üretimini yaptıktan sonra kendisini kaybeder. Bu hücre bilimlerini yakından bilen tüm arkadaşlarımızın bildiği bir özelliktir. Kabaca söylemek gerekirse siz RNA aşısını veriyorsunuz. Virüsün insan hücresine yapışan proteine karşı mRNA size o proteini üretiyor. O proteine karşı vücut antikor üretiyor. Antikor üreterek bağışıklık sistemini ona hazırlıyor. Dolayısıyla gerçek virüsle karşılaştığınızda hastalığı yok ediyor. Bunun başarısı %90’lar düzeyde. Net olarak altını çizeyim: mRNA aşılarının genetik yapıda herhangi bir değişikliğe sebep vermesi mümkün değildir” diye konuştu.

Prof. Dr. Levent Akın, Covid-19’un bulaş yollarına ilişkin yapılan çalışmalara da değinerek bulaş riskinin en çok aile içinde aile bireyleri, arkadaş ve eş dost arasında olduğunu, seyahat etmenin, toplu taşıma araçlarının da önemli oranda risk barındırdığına dikkat çekti.