Erdoğan’ın açıklamalarından satırbaşları:

 Hocamızın şahsi kütüphanesi bir hazine değerindedir. İnşallah bunları da vakıf ve müze bünyesinde en güzel şekilde koruyacak, değerlendirecek ve gelecek nesillere aktaracağız. Bu yıl vesilesiyle ülkemizin yanı sıra geniş bir coğrafyada yaklaşık 800 etkinlik gerçekleştirilecek. Halen devam eden bu etkinlikler yıl sonuna kadar kesintisiz sürecektir.

“HOCAMIZIN 60 DARBESİNDEN SONRA UZAKLAŞTIRILMASI BÜYÜK BİR KAYIPTIR”

Fuat Sezgin hocamızın Bitlis’te başlayıp İstanbul’da süren ardından Almanya’ya uzanan ve İstanbul’da nihayete eren 94 yıllık hayatının her safhası paha biçilmez derslerle doludur. Dünya çapında böyle bir bilim adamının 1960 darbesinin ardından İstanbul Üniversitesi’nden uzaklaştırılması tarihimizin en büyük ayıplarından biridir.

“HOCAMIZ İSLAM DEĞİL DE ROMA VE BİZANS DESEYDİ…”

Açık konuşmak gerekirse hocamızın ülkemizde barındırılmamasının sebebi yürüttüğü çalışmaların başındaki ‘İslam’ ifadesidir. Şayet Fuat Hoca, İslam değil de mesela Roma veya Bizans tarihi çalışmış olsaydı emin olun hayatının sonuna kadar İstanbul Üniversitesi’nde kalmaya devam ederdi. Sıkıntı burada, dert burada.

“BİZ SAHİP ÇIKAMADIĞIMIZ İÇİN ALMAN SAHİP ÇIKTI VE ESERLERİ ALMANCA OLARAK DÜNYADA YER BULDU”

İlim insanına sahip çıkmadığınız zaman işte ona Alman sahip çıkar ve Alman sahip çıktığı zaman da bu eserler Almanca dünyada yerini bulur. Halbuki İslam alimlerinin çalışmaları incelenmeden dünya bilim tarihinin incelenebilmesi de yazılabilmesi de mümkün değil. İlme sevdalıysanız ilmin, ilim adamlarının önünü açacaksınız, biz bunu yaptık.