Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye Cumhuriyeti ilk değil, son devletimizdir. Dolayısıyla Osmanlı da bizimdir, Selçuklu da bizimdir, binlerce yıllık tarihimizde gelip geçmiş tüm devletler bizimdir.” dedi.
ÇANAKKALE
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi‘nin 102. yılı dolayısıyla 18 Mart Stadı’nda düzenlenen törendeki konuşmasına, vatandaşları selamlayarak başladı.
Çanakkale Deniz Zaferi’nin 102. yıl dönümü dolayısıyla tüm şehitleri rahmetle yad eden Erdoğan, “Yıllar gelip geçiyor ama şehitler tepesi boş kalmıyor.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çanakkale’nin son 1,5 yılda terörle mücadelede asker ve polis olarak 10 şehit verdiğini belirterek, tüm şehitlere rahmet, yakınlarına başsağlığı diledi.
‘Osmanlı da bizimdir, Selçuklu da bizimdir’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bundan bir asır önce de kahraman askerlerin Çanakkale sırtlarında, kıyılarında, düşmana dünyayı dar ederken, birilerinin ise “Bu savaşa ne gerek var” havasında olduklarına dikkati çekerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Fırsat bulsalar İstanbul’un ve vatanın anahtarlarını, düşmana kendi elleriyle teslim ederlerdi. Öylesine bir idrak tutulması içindeydiler. Tıpkı ‘bugün Suriye’de, Irak’ta ne işimiz var, Balkanlar’da Kafkaslar’da, Afrika’da ne işimiz var’ diyenler gibi. O zaman da milletimizin verdiği mücadeleyi sorguluyorlardı. Ama milletimiz Çanakkale Savaşı’nı da kazandı, üstüne Kurtuluş Savaşı’nı da kazandı, kendine yeni bir devlet kurdu. Türkiye Cumhuriyeti bizim ilk değil, son devletimizdir. Dolayısıyla Osmanlı da bizimdir, Selçuklu da bizimdir, binlerce yıllık tarihimizde gelip geçmiş tüm devletler bizimdir.”
“Darbecileri tasfiye etmeye başladık”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2013’ten itibaren yaşanan her hadisenin artık köklü bir değişimin kaçınılmaz olduğu haberini verdiğini bildirdi.
17-25 Aralık’ta girişilen emniyet-yargı darbesinin, gücünü milletten almayan bir çetenin ürünü olduğuna işaret eden Erdoğan, değerlendirmelerine şöyle devam etti:
“Milletimizin desteğiyle bu saldırıyı püskürttük ve darbecileri tasfiye etmeye başladık. Bu defa diğer terör örgütlerini devreye soktular, bölücü örgüt, bir yandan ‘DEAŞ’ denilen cani örgüt, diğer yandan PKK, kanlı eylemlere girişti. Hendekler, çukurlarla Güneydoğu’da benim vatandaşlarımın yaşam hürriyetini, özgürlüğünü ellerinden aldılar. Güvenlik güçlerimiz çukurlarla ülkeyi böleceğini sanan teröristleri, o çukurlara gömdü.
Ben bu vesileyle, silahlı kuvvetlerimizin değerli temsilcilerine, askerimize, polisimize, korucularımıza huzurlarınızda Çanakkale’den şükranlarımı bildiriyorum, teşekkür ediyorum. Onlar o çukur kazanları, hendek kazanları şu anda Cudi Dağları’nda, Tendürek’te, Bestler Dereler’de kazdıkları çukurlara onları gömüyorlar. Sınırlarımız dışından saldırarak ülkemizi hedef alan teröristleri ise Fırat Kalkanı Operasyonu’yla gittik, bulundukları yerlerde imha ettik. Bu ülkenin ne teröriste ne de onların arkalarındaki güçlere verilecek tek bir karış toprağı, feda edecek tek bir insanı yoktur. İşte bunun için her fırsatta ‘tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet’ diyoruz. İşte bu bizim Rabia’mızdır.”
‘Hak ettikleri cezayı alacaklar’
Ülkeye yönelik tüm saldırıları boşa çıkanların 15 Temmuz’da bu defa kanlı bir darbe girişimiyle hedeflerine ulaşmak istediklerini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
“Şimdi hepsi mahkemelerde hesap veriyor. Yakalandıklarında itiraf ettikleri ne varsa şimdi hepsini inkar ediyorlar. İstedikleri kadar inkar etsinler, ortada 249 vatandaşımızın şehadeti, 2 bin 193 vatandaşımızın yaralanması var. Ortada işgal edilmek istenen bir ülke var. Ortada istiklali ve istikbali tehdit edilen bir millet var. O gece dökülen yüzlerce kanın sorumlusu kim? O gece silah arkadaşlarına kurşun sıkan kim? Vatandaşlarımızın üzerine tankla, topla saldıran, Meclisimizi, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ni, Özel Harekat merkezini bombalayanlar kim? Hepsi de suçüstü yakalandı. Milletimiz müsterih olsun o katiller ve onları destekleyen kim varsa hak ettikleri cezayı alacaklar.”
‘Bunların birbirinden farkı yok’
Yeni yönetim sistemini yurt içinde ve yurt dışında millete anlatmak üzere çalışmalara başladıklarında karşılarında garip bir tablo bulunduğuna işaret eden Erdoğan, şunları söyledi:
“Baktık ki terör örgütlerinin hepsi bir olmuş ve bu sisteme karşı çıkıyor. Ana muhalefet partisi de karşı çıkıyor. Hollanda’da baktık ki Hollanda’nın yönetimi, benim Dışişleri Bakanımın uçuş iznini iptal ediyor. Benim bayan bakanımı Hollanda’ya sokmuyor. Atlarını, itlerini benim oradaki vatandaşlarımın üzerine salıyor ve Almanya Şansölyesi de onun yanında yer aldığını söylüyor. Yazıklar olsun sizlere. Bunların birbirinden farklı yok. Al birini, vur öbürüne. Ne yaparsanız yapınız bu milleti yolundan çeviremeyeceksiniz. 16 Nisan’da benim milletim Batı’nın bu yanlış tavırlarına karşı en güzel cevabı inşallah sandıklarda demokratik bir şekilde verecektir.
Bütün bu olanlar inanıyorum ki herkesi bir yere doğru sevk ediyor ve yurt dışında 3 milyona yakın seçmenimiz var. Bunları engellediler, varsın engellesinler. Almanyasıyla, Hollandasıyla, Avusturyasıyla, İsviçresiyle, Belçikasıyla, Danimarkasıyla kim olursa olsun. Biliniz ki Cumhurbaşkanınız her zaman dik durdu, bundan sonra da dik duracak. ‘Hayır’ diyenlere sonuna kadar açtıkları kapıları, ‘evet’ için gelenlere sıkı sıkıya kapattılar. Öyle ki bakanlarımız sürekli salonlarının iptalleriyle sudan bahanelerle dışlandılar. Kendi konsolosluk binamıza giremedik. Uluslararası hukukta bunların yeri yok. Siz bakana kapı kapatamazsınız. Uluslararası hukukta bunun yeri yok. Eğer böyle giderseniz bunun karşılığını Türkiye’den de bulacaksınız.”