Kademeli normalleşme’ döneminin ilk kabine toplantısı sona erdi. Toplantıda düşük, orta, yüksek ve çok yüksek riskli olarak dört kategoriye ayrılan illerdeki risk durumuna göre lokantaların açılmasından yüz yüze eğitime, hafta sonu yasaklarından hafta içi kısıtlama saatlerine kadar kademeli normalleşme kararları alındı.
TOPLANTI SONRASI CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN, AÇIKLAMALARDA BULUNUYOR
‘MİLLETİMİZ 28 ŞUBAT ZİHNİYETİNİ SANDIĞA GÖMMÜŞTÜR’
Dün, siyasi tarihimizin en karanlık dönemlerinden birinin sembolü olan 28 Şubat’ın yıldönümünü geride bıraktık. 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül gibi milletin iradesini hedef alan bir darbe girişimidir. Sandıkla iktidara gelmiş hükümet, bir kısım medyanın, sermayenin içinde yer aldığı kirli senaryolarla istifaya zorlanmıştır. Sermayenin renklere bölünmesi, esnafından holdingine bu ülke için üreten şirketlerin ötekileştirmesi ekonomimizde derin yaralar açmıştır. Milletimizin milyarlarca parası bankalar vasıtasıyla dolandırılmıştır. Anayasal suç işleyenlerle ilgili hiçbir işlem yapılmamıştır. Binlerce onbinlerce insanımız sırf inançlarından, fikirlerinden dolayı hukuksuzluğa maruz kalmıştır. Hemen her alanda toplumumuz ağır bir kuşatmayla karşı karşıya kalmıştır. Dereceyle çıktığı sahneden ağzı kapatılarak susturulan genç kızlar, kimliğindeki fotoğraf nedeniyle kanser tedavisi göremeyen nineler, 28 Şubat’ta garabet görenlerden birkaçıdır. Ne milletimiz, ne de üniversite kapılarında göz yaşı döken evlatlarımız, bu kirli zihniyetin yaptıklarını asla affetmeyecektir. Attıkları manşetlerle, köşelerinde yazdıkları iğrenç yazılarla darbe şakşakçılığı yapanlar, alınlarındaki o kara lekeyi asla silemeyecektir. Milletimiz o derin ferasetiyle daha 5. yılını doldurmadan, 28 Şubat zihniyetini sandığa gömmüştür. 15 Temmuz gecesi yaşananlar ise milletimizi istiklal ve istikbalini koruma kararlılığı yazılan destan ile göstermiştir. Gerektiğinde canı pahasına iradesine sahip çıkmayı gösteren milletimiz, bir daha müsaade etmeyecektir. Türkiye’nin bir daha böyle acılar yaşamaması için elimizden geleni yaptık ve bir sonraki nesle inşallah aktaracağız.
‘GELİN CUMHURİYETİMİZİN 100. YILINI SİVİL ANAYASA İLE KARŞILAYALIM’
Milletimizle sırt sırta vererek, meydanı eski karanlık Türkiye’ye günlerine döndürmek isteyenlere bırakmayacağımızı gösterdik. Türkiye’de milli iradeyi yeniden egemen kıldık. Cumhur İttifakı çatısı altında hayata geçirdiğimiz Cumhurbaşkanlığı sistemiyle tarihimizin en büyük reformunu ülkemize kazandırdık. Bu kazanımları daha güçlü, daha büyük atılımla perçinlemek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Attığımız her adımda olduğunda olduğu gibi İnsan Hakları Eylem Planı’nda darbe döneminin açtığı sıkıntıları gördük. Yeni ve sivil anayasa teklifini tüm platformlarla tartışmaya açarak yola çıkıyoruz. 10 yıldır ülkemizin gündemine getirdik. Maalesef sivil bir anayasaya kavuşamadık. İnşallah bu sefer başaracağız. Korkularla, önyargılarla hareket edersek ne tarih ne de milletimiz bizi affeder. Gelin ülkemizi darbe anayasalarına mahkumiyet utancından kurtaralım. Gelin cumhuriyetimizin 100. yılını sivil bir anayasa ile karşılayalım. Cumhur İttifakı olarak, Yeni ve Sivil Anayasa’yı tamamlayarak milletimize sunmakta kararlıyız.
‘BİZİM İÇİN ÖNEMLİ OLAN EKONOMİK BÜYÜMENİN TÜM KESİMLERE ULAŞMASI’
Tarih böyle bir büyük daralma, milyonlarca kişinin işsiz kalmasına ve ülkeler arasındaki gelişmişlik farklılıklarının artmasına neden oldu. Bugün hala aşıya ulaşamayan 100’ün üstünde ülke bulunuyor. Türkiye, böyle bir süreci başarılı yürüttü ve yürütmeye devam ediyor. 2020 büyüme oranı izlediğimiz büyüme politikalarının somut örneğidir. Hindistan %8, Japonya %4.8 oranında Amerika %3,5 oranında küçüldü. İhracatımız, yüzde 9.6 artışla 16 milyarı aşmıştır. Gelişmeler ihracattaki artışın önümüzdeki aylarda da süreceğine işaret ediyor. Elbette ki biz bununla yetinmiyoruz. Bizim için önemli olan ekonomik büyümenin tüm kesimlere ulaşması ve büyüme ile birlikte istihdamın kalıcı olmasıdır. Hedefimiz her bir vatandaşımıza dokunacak, sağlık ve istikrarlı büyümenin orta ve uzun vadede sürmesidir. Bu hedefe giden yol fiyat istikrarından geçiyor. Burada da karşımıza verimlilik artışı ihtiyacı ortaya çıkıyor. Bir ekonominin yapısal gücü ne kadar yüksekse şoklara karşı direnci de o kadar artar. Bu tip küresel dalgalanmalar ne ilktir ne de son olacaktır. Bizim için önemli olan bu tip risklere karşı sağlam, ekonomik işleyişi tesis etmektir.
‘TÜRKİYE SALGIN SONRASI DÜNYANIN YÜKSELEN YILDIZI OLACAKTIR’
İstikrarının sağlanmasına üretken kapasitenin geliştirilmesine bunu niçin çok önem veriyoruz. Biraz önce ifade ettiğimiz İnsan hakları eylem planıyla ekonomi alanında hayata geçireceğimiz reformun hazırlıklarını sürdürdük. Çözüm odaklı bir yaklaşımla üzerine gideceğimiz alanları öncelikli hale getirdik. Biliyorsunuz her zaman söylüyorum, biz kısa mesafe koşucusu değil, maraton koşucusuyuz. Farkımız bu. Bu anlayışla hazırladığımız ve önümüzdeki hafta açıklayacağımız reformları, kararlılıkla açıklayacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın. Türkiye, inşallah salgın sonrası dönemin dünyada yükselen yıldızı olacaktır. Atacağımız adımlarla riskleri en az indirecek, karşımıza çıkan fırsatları en iyi şekilde değerlendireceğiz. Mali disiplin her dönemde olduğu gibi bugün bizim olmazsa olmazımızdır. Bütçe açığı ve borç stokunda Türkiye çoğu ülkeye göre oldukça iyi durumdadır. İşte Türkiye bu. Mali disiplin tam olarak bu demektir. Sermaye piyasalarının güçlendirilmesi hususunda yeni politikaları hayata geçiriyoruz. Kamudaki kurumsal yapıyı güçlendirerek reformlarımızın kalıcılığını öyle ya da böyle sağlayacağız.
‘YENİ KONTROLLÜ NORMALLEŞME SÜRECİNİ BAŞLATIYORUZ’
Bilindiği gibi 18 Mart 2020’de bilim insanlarımız, iş dünyamız ile yaptığımız toplantılarda ortak akıl ve kapsamlı tedbirleri milletimizle paylaştık. Süreç içinde aldığımız tedbirlerden etkilenen tüm kesimler için ilave destek paketleri oluşturduk ve uygulamaya geçirdik. Kimi ülkelerde, sağlık hizmetlerinde eksiklikler nedeniyle ortaya çıkan kaos ikliminin oluşmasına Türkiye’de izin vermedik. Türkiye sağlık hizmetleri, önleyici tedbirler bakımından her kesin takdir ettiği bir noktada durmaktadır. Örnek alınan bir ülke konumundayız. Bugün 9 milyon aşılamayla dünyada İlk 5 ülke arasında yer almaktadır. Birilerinin sürekli sorduğu MB rezervlerindeki hareketliliğin aslında bu dönemde verilen mücadelenin ne kadar zor olduğu göstermektedir. Salgının seyrine göre ihtiyaç duyulan halkımızın her bir ferdinin yanında yer almayı sürdüreceğiz. Salgınla mücadele stratejimizi sürekli güncelliyoruz. Bugün itibariyle yeni kontrollü normalleşme sürecini başlatıyoruz. Şu hususların altını çizmek istiyorum; Tedbirlerin sıkılaştırılması da gevşetilmesi de salgının seyriyle alakalıdır. Türkiye pek çok devlete nazaran büyük bir ülke olduğu için adımlarımızı kademeli şekilde atmamız gerekiyor. 100 bin nüfusa düşen vaka sayısı başta olmak üzere illerimizi sınıflandırdı. 81 vilayetimiz düşük riskli mavi, orta riskli sarı renklere ayrıldı. Her hafta illere göre yeniden düzenlenecek. Salgının her bir ilimizdeki iyileşme veya kötüleşmeye göre karar verilecek.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN YENİ KARARLARI AÇIKLADI
Aksi bir durumda yani salgın artış eğilimine girdiği yerde kısıtlamalar genişletilebilecek. Her ilimiz salgın tedbirlerinin orada ne düzeyde uygulanacağını kendileri belirleyecek.
Hafta sonu kısıtlaması düşük ve orta riskli illerde tamamen kalkarken yüksek ve çok yüksek illerde bir müddet daha pazar günü devam edecek.
Akşam 21 ile sabah 5 arasındaki sokağa çıkma sürecek.
İlkokullardaki 8. ve 12. sınıflarda eğitim öğretime açılacaktır.
Orta ve düşük riskli bölgelerde orta ilkokul liselerdeki eğitim başlayacaktır.
Restoran lokanta kafetarya gibi yerler çok yüksek iller dışında sabah 7 akşam 19 saatleri arasında %50 kapasite ile sürdüreceklerdir.
Halı saha ve havuz düşük riskli illerde gibi yerler sabah 9 ile akşam 19 arasında faaliyetini sürdüreceklerdir.
Sokağa çıkma saatler 65 yaş üstü 21 yaş için orta ve düşükte kaldırılırken, yüksek ve çok yüksek yerlerde çıkma süreleri arttırılacaktır.
Sivil toplum kuruluşları, kooparatifler vb kuruluşlar düşük, orta, yüksek illerde katılımı 300 kişiyi geçmeyecek şekilde yapılacaktır.
Hedefimiz mümkün olan en kısa sürede ülkemizin tamamında normalleşme sürecini tamamlamaktır. Salgın boyunca her konu da öncü ve örnek olan Türkiye’nin kısıtlamaların gevşetilmesi, tamamen kaldırılması hususunda aynı başarıyı göstereceğine yürekten inanıyorum