Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB), Köln’de bir basın toplantısı düzenleyerek yeni yönetim kurulunu kamuoyuna tanıttı. DİTİB Genel Başkanı Türkmen hedef tahtası haline getirildiklerine dikkat çekerek “Ana görevlerimize odaklanmak istiyoruz. Köln Merkez Camii Almanya’nın ve buradaki toplumun camisidir. Almanya’ya aitiz” dedi.
ŞABAN ERGÜN
KÖLN – 4 Ocak 2019 tarihinde gerçekleştirilen 17. Genel Kurul sonrasında oluşan DİTİB Yönetim Kurulu, Köln Merkez Camii Sergi Salonu‘nda Alman ve Türk basın mensuplarıyla bir tatışma toplantısı düzenledi. DİTİB Genel Başkanı Kazım Türkmen’in yanısıra yeni Yönetim Kurulu Üyeleri Ahmet Dilek (Genel Başkan Yardımcısı), Abdurrahman Atasoy (Genel Sekreter), Dr. Emine Seçmez (Genel Sekreter Yardımcısı), İrfan Saral (Muhasip), Erdinç Altuntaş (Muhasip Yardımcısı) ve Sümeyye Öztürk Mutlu‘nun (Üye) da hazır bulunduğu toplantıda Genel Başkan Türkmen, “Çok yakın bir tarihte göreve başlayan yeni yönetim kurulu üyelerimizle birlikte sizlerle tanışmaktan son derece mutlu olduğumuzu, bu seçimin hem DİTİB’imiz, hem Almanya’daki Müslüman toplum hem de bu ülkede yaşayan bütün insanlar için hayırlı olmasını diliyor, bu toplantının bir süredir devam eden olumsuz atmosferin ardından olumlu bir adım olarak değerlendirilmesini umuyoruz” dedi. Yönetim Kurulu üyelerinin kendilerini kısaca tanıtmalarının ardından Genel Başkan Türkmen, son yıllarda yaşanan önemli gelişmeler ve yoğun gündem sebebiyle DİTİB’in çok fazla mesai sarfettiğini, hatta bu yoğunluğun yürütmeleri gereken asıl çalışmalara yeterli zaman ayıramamalarına sebebiyet verdiğini ifade etti. DİTİB’in 15 eyalet birliği ve 860 üye cami derneği ile bugüne kadar çok şey başarmasına ve bu başarının devam etmesine rağmen çalışmalarının Almanya gündeminde yeterince dikkate alınmadığını ifade eden Türkmen konuşmasını şöyle sürdürdü: “Gençlik çalışmaları kadar, kadınların cemiyet ve topluma katılımının güçlenmesine de önem vermekteyiz. Tüzük gereği, her bir yerel derneğimizin yönetim kurullarında en az iki bayan, birer gençlik ve veli temsilcisi bulunması gerekmektedir. 24.000 seçilmiş fahri dernek yöneticisi ve temsilcisi, 200.000’i aşkın resmi üye ile ailelerine ve üye olmaksızın camilerimize gelen cemaate, dinî, sosyal ve kültürel hizmetler sunmaktadır.” Bütün bu hizmetlerin yaş, dil, milliyet, cinsiyet ayrımı gözetilmeksizin sunulduğuna işaret eden Türkmen asıl görevlerinin, çocukların, gençlerin ve yetişkinlerin doğru din bilgisi ve eğitimi almaları olduğunu, bu hizmetleri 1049 resmi din görevlisi ve 1161 fahri öğretici ile yürüttüklerini ve camilerde eğitim verilen 60.000 öğrencinin yanı sıra bir o kadar da genç ve yetişkinin eğitim hizmetlerinden yararlandığını ifade etti. DİTİB-Akademi ve Uluslararası İslam İlahiyat Programı hakkında da kısa bilgi veren Türkmen şunları söyledi: “DİTİB-Akademi mesleğe giriş ve meslekî refakat için içerik ve materyaller geliştirerek önemli hizmetler sunmaktadır. Akademimiz her yıl üniversitelerde okuyan veya akademik çalışma yapan yaklaşık 1.000 öğrenciye öğrenim desteği vermektedir. İslamî Düşünceyi Destekleme Programı kapsamında DİTİB’in bilimsel çalışmalarına devam etmekte olan 34 yüksek lisans ve 8 doktora öğrencisi için akademik ve maddi destek sunması, Almanya genelinde tek ve özeldir. Bu program şimdiye kadar 44 mezun vermiştir. 2006 yılından bu yana Uluslararası İslam İlahiyat Programımız da uygulanmaktadır. Bu program DİTİB’in Almanya’da sağlam temellere dayanan bir İslam ilahiyatının gelişmesine sunduğu bir katkıdır. Uluslararası İslam İlahiyat Programı uygulanmaya başlandığında Almanya’da ne Alman İslam Konferansı düzenlenmekte ne de İslam İlahiyat Merkezleri bulunmaktaydı. Görüldüğü gibi, DİTİB birçok kez yenilikçi ve geleceğe yön veren bir kurum olarak öne çıkmaktadır.”
DİTİB’in sunduğu bu hizmetlerin kolayca göz ardı edilebildiğini ve bir arada yaşam için sunduğu katkıların dikkate alınmadığını dile getiren Türkmen, “İslam’ın, Müslümanların ve DİTİB’in Almanya’ya ait ve Almanya’nın ayrılmaz bir parçası olduğu gerçeği takdir edilmemektedir. Bunun yerine sürekli kimlik ve aidiyet tartışmaları üzerinden DİTİB ötekileştirilmekte, toplumda kutuplaşma ve ayrışma teşvik edilmekte ve Müslümanlar maalesef halâ yabancı bir unsur olarak görülmektedir” dedi. Ayrıca insanların çalıştığı ve faaliyet gösterdiği alanlarda hataların da olabileceğine değinen Türkmen şöyle konuştu: “Münferit bazı yanlışların bir teşkilatın tamamına, hatta bütün bir topluma genellenerek yansıtılması, Müslümanlara ve içinde bulunduğumuz topluma zarar vermektedir.” 2016 yılından bu yana süre gelen tartışmalara da değinen Türkmen, “Son üç yıldaki tartışmaların eleştiri sınırlarını çok aştığını hatta bir kısmının da haksız saldırılara dönüştüğünü görmekteyiz. Bunun güncel örneği, BİLD gazetesinin haberidir ki bunu kabul etmediğimizi ve gerekli hukuki süreci başlatacağımızı ifade etmek isterim. Ancak toplumsal birlikteliğimize zarar veren bu tartışma atmosferinden bir an önce çıkarak insanı merkeze alan önemli konulara yoğunlaşmamız gerekmektedir. Bu nedenle önümüzdeki süreçte resmi dini cemaat olarak (Religionsgemeinschaft) tanınma ve kamu tüzel kişilik hakkını (Körperschaft) elde etme çalışmalarına odaklamak istiyoruz. Bu bağlamda birçok eyalette de muhatap alındığımız İslam din dersleri konusu özel bir öneme sahiptir. Bu doğrultuda da yakın zamanda bir takım adımlar attık. Bundan sonra da anayasaya uygun bir İslam din dersi için hem kendi tabanımıza hem de toplumumuza olan görevlerimizi üstlenen bir muhatap olarak sorumluluğumuzun hakkını vermek istiyoruz” dedi.