Avrupalı liderler Barış Pınarı Harekâtı’ndan dolayı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı hedefine koyarken Almanya eski Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel’den Türkiye ile ilgili çarpıcı itiraflar geldi. Alman te-levizyon kanalı ZDF’ye konuşan Gabriel, Suriye kriziyle ilgili “Batı olarak Kürtler (PKK) bizim en iyi müttefikimizdi ve biz onları kötüye kullandık” dedi.

SEKİZ SENE EVVEL UYARDI
Suriye’de iç savaş patlak verdiği zaman Erdoğan’ın kendilerini uyardığını ifade eden Gabriel şunları söyledi: Bize “Suriye üzerinde uçuş yasakları getirmeliyiz. Yoksa Esad kendi vatandaşını bombalayacak” dedi. “Aman Tanrı’m bunu yapamayız” diyen ilk Avrupa ve Almanya oldu. Yeni bir Afganistan mı? Bize bulaşmasın dedik. Kısa bir süre sonra Esad halkını bombaladı. Yani işin içindeydik. Çünkü mesele birkaç milyon mülteciye ulaştı.

ALTERNATİMİZ YOKTU
Türkiye dört milyondan fazla Suriyeli mülteciyi barındırıyor. Erdoğan, şu an için Türkiye’de büyük problemlerle mücadele etmek mecburiyetinde. Ben Türkiye’deki mülteci kamplarını ziyaret ettim. BM mülteci kamplarıyla mukayese edecek olursak Türkiye’dekiler mükemmel. Vaktiyle Erdoğan’ın göç dalgasına engel olmak için sınırlarını kontrol etmesi elbette ki Avrupa Birliği’nin önem verdiği konulardandı. O zaman biz de mültecilerin Türkiye’de rahat edebilmesi için para ödemek üzere anlaştık. İtiraf etmeliyim ki, başka alternatifimiz de yoktu. Amerika çok uzakta. Suriyeli mülteciler onlara kadar ulaşamaz. Bu sebeple Türkiye’deki mültecilerin durumu ne kadar kötüleşirse onların Avrupa’ya kaçma ihtimalleri o kadar artar.

PİS İŞLERİ BAŞKASI YAPTI
Şunu da itiraf etmeliyiz ki, biz aslında pis işlere bulaşmadığımız için gayet mutluyduk. Pis işleri başkaları yapıyordu. Biz uluslararası problemlerimizi hep Amerikan uçaklarıyla dışarıya ihraç ettik. Böylece pis işlerin başkaları tarafından yapılmasını umduk. Bu şekilde vicdanımızı rahatlatabiliyorduk. Artık dünyanın tamamıyla değiştiğini unutmamalıyız.

1914 YILI GİBİ
Mert olmak şart. Biz bugünkü olaylara kendimizi dışarıda tutarak sebep olduk. Şimdi fark ettik ki, biz de bu çatışmanın tam ortasındayız. Rusya bölgede güçlendi. Suudlar “Nüfuzumu artırabilirim” diye düşünmeye başladı. İran bölgedeki gücünü artırıyor. İsrail, bombalıyor. Bütün bunlar bu çatışmanın bölgeyle sınırlı olmadığını tam tersine sanıldığından çok daha büyük olduğunu gösteriyor. Bu hadise bizi tehdit edebilir. Bu kimsenin istemediği büyük bir alanı tehdit edecek yangının başlangıcı gibi. 1914 yılına benziyor. Kimse büyük bir savaş istemiyor ama etrafta öyle çok küçük savaş kıvılcımları var ki… Bu da büyük bir savaşa sebep olabilir. Biz de kendimizi dışarıda tutmayı başaramayız. Bu, çok rahatsız edici…