İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Âdem Sözüer, Yunan polisine soruşturma başlatılması gerektiğini söyledi
EBRU KARATOSUN – Yunanistan polis ve sınır birlikleri, sınırdan geçmeye çalışan göçmenlere karşı yine silah kullandı. FETÖ’cülere kucak açan Yunan polisi Edirne sınırındaki göçmenlere ise yine kurşun yağdırdı. Açılan ateş sonucu bir göçmen ölürken beşi de yaralandı. Göçmenlere karşı silah kullanan Yunan polisinin yargılanması gündeme gelebilir. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Âdem Sözüer, Yunan polisine soruşturma başlatılması gerektiğini söyledi.
Uluslararası sözleşmelere taraf olan her ülkenin, mültecileri korumak zorunda olduğuna dikkat çeken Sözüer “Ülkeler iltica için sınırdan geçerken yakaladığı insanları, “Kanun’a aykırı olarak ülkeme giriyorsun” deyip cezalandıramaz. Mültecilik başvurusu yapmasına izin verilir. Ülkeye girenler toplu sınır dışı edilemez, geri çevrilemez. Türkiye gibi Yunanistan da mültecilerle ilgili sözleşme ve kurallara uymak mlecburiyetindedir” dedi. Sözüer “Mülteciler dini, ırkı ve siyasi görüşü gibi çeşitli sebeplerle uğradığı haksızlıklar dolayısıyla ülkesini terk etmek mecburiyetinde kalan insanlardır. Bu yüzden Suriyeli mültecilere, sınırları geçmek isteyen bir saldırgan veya suçlu muamelesi yapılamaz” diye konuştu.
HUKUKU İHLAL EDİYOR
Yunanistan’ın, sınırı geçmek isteyen mültecilere karşı cebir, tehdit ve şiddet uygulayarak uluslararası mülteci hukukunu ağır bir şekilde ihlal ettiğini aktaran Sözüer şunları kaydetti: Mültecilerle ilgili sadece Türkiye’nin yükümlülükleri yok. Yunanistan da iltica etmek isteyene önce insani şartları sağlamak, ardından mültecilikle ilgili talepler hakkında karar vermek zorundadır. Denizde mülteci botunun üzerine sahil güvenlik gemisini sürmek, havaya ateş açmak gibi müdahalelerle engelleme girişimleri yapılamaz.
ÇATIŞMAYA DÖNÜŞMEMELİ
Şayet böyle gereksiz müdahaleler yapılır, bot devrilir ve insanlar ölürse bunu yapanlar ölümden sorumlu tutulur. Sınırdan geçmek isteyen Suriyelilere ateş edip onların ölüm veya yaralanmasına sebep olmak da aynı şekilde ceza hukuku sorumluluğunu gündeme getirir. Kural olarak bu suçlar hangi ülkenin sınırları içinde işlenirse o ülke soruşturma ve kovuşturma yapar. Suriyeli mültecilerin durumu, Türkiye ve Yunanistan arasında bir meseleye veya çatışmaya dönüşmemelidir. Çünkü iki ülke de uzun bir süredir mültecilerle ilgili büyük yük altındadır. ABD ve Avrupa’nın güçlü ülkeleri, Suriye’ye silah ve asker gönderiyor. Ama konu mülteciler olunca kimse gerektiği gibi taşın altına elini koymuyor. Maalesef Suriyeliler de ya sınırları geçerken kötü muamelelerin ya da gittikleri ülkelerdeki ırkçı saldırıların mağduru olmaya devam ediyor.
FAHRETTİN ALTUN:
Biber gazı sıkanlar ahlaktan bahsedemez
İletişim Başkanı Fahrettin Altun “Yunanistan mültecilere korkunç bir şekilde davranıyor ve sonra da dönüp suçu Türkiye’ye atıyor. Bu, yıllardır alıştığımız türde bir çifte standart ve ikiyüzlülüktür. Geçici koruma statüsünü askıya alan ve göçmenlere biber gazı sıkan bir ülke ahlaktan bahsedemez. AB, Avrupa’nın mülteci ‘istilasına’ uğramasını önlemek için belli ki yeni cephe gözüyle baktığı Yunanistan’a yardım etmeye çalışıyor. Avrupa’nın son dokuz senedir benimsediği güvenlik odaklı yaklaşımı tam da buydu” dedi. Yunanistan’ın mültecilere kötü davrandığını, ardından da suçu Türkiye’ye attığını belirten İletişim Başkanı Fahrettin Altun, bunun senelerdir alışılagelmiş çifte standart ve ikiyüzlülük olduğunun altını çizdi.
SÜLEYMAN SOYLU:
Yunanistan’ın kararı tamamen hukuksuz
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Yunanistan güvenlik güçlerinin, Edirne Pazarkule’de bir sığınmacıyı öldürmesi, beşini de yaralamasına dair “Yunanistan uluslararası kuralları çiğneyip insan hakları ihlallerine devam ediyor çünkü Avrupa şımartıyor. Bunların milyonda birini Türkiye yapsa hem Avrupa hem de Avrupa’nın Türkiye’deki elemanları ayaktaydı” ifadelerini kullandı. Soylu, Yunanistan’ın bir ay boyunca yeni iltica başvurusu almayacağını duyurduğunu da belirterek “BM Mülteciler Yüksek Komiserliği tarafından yapılan açıklamaya göre, ne 1951 Cenevre Sözleşmesi ne de AB mülteci hukukuna göre böyle bir karar alınamaz. Utanç verici bu karar tamamen hukuksuzdur” dedi.