Önce, olayın cereyan ediş biçimini anlatayım size. Bilinen, lâkin detayları atlanan bir süreç bu…
Ümit Özdağ’ın off the record konusundaki affına sığınarak. Çünkü zaten iş bir hayli dallanıp budaklandı.
Özdağ üç yıl önce söylüyor Satuk Buğra Kavuncu’yu ve o vakit kurucu üye olmasını engelliyor. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener İstanbul İl Başkanı yapmaya kalkışınca yeniden devreye giriyor ve “Bu adam FETÖ’cüdür” diyor. Meral Hanım dinlemiyor tabii. Ümit Özdağ yeniden Meral Akşener’e giderek bu kez çok sert çıkışıyor:
“Yaptığınız çok yanlış, bu partiyi hepimiz MHP’den memnun olmadığımız için ayrılıp kurduk. FETÖ’ye paket teslim bir parti kurma amacımız yoktu.”
Meral Hanım bu konuşmalarında Devlet’teki birtakım isimlerden Buğra Kavuncu hakkında bilgi aldığını ve kendisine FETÖ ile bağlantısı olmadığının söylendiğini ifade ediyor. Ama Devlet’teki o isimlerin kim olduğunu açıklamıyor. Ümit Özdağ, işte tam da bu anda o demir leblebi gibi mideye oturan şu sözleri sarf ediyor:
“Meral Hanım, ben strateji ve güvenlik uzmanıyım. Devlet’i ve istihbaratı çok iyi bilirim. Şunu bilin, Devlet’ten FETÖ ile ilgili şaibeli bulunan birine bir başka FETÖ şüphelisi hakkında bilgi verilmez.”
Meral Hanım donup kalıyor.
Ama birkaç gün sonra daha ilginç bir şey oluyor ve Akşener telefon edip “Ümit Bey, anlattıklarınız aklıma takıldı, bir görüşmek istiyorum” diye onu partiye çağırıyor…
Aslında “ÇİÇEK” endişelenmiştir. Muhtemelen Meral Hanım’a “Neymiş elindeki belge ve bilgiler, bir getirsin görelim, ona göre duruma bakarız” denmiştir.
Bu görüşmede Ümit Özdağ, Meral Akşener’e Cumhurbaşkanı adayı olmuş bir isim olarak Devlet’i hatırlatıyor ve “Ben devlet değilim. Ama Buğra Kavuncu, bu akrabalık ve aile ilişkileri, STK geçmişiyle TSK’da ya da yargıda barınamazdı, bunu biliyorum. FETÖMETRE benzeri uygulamalar, MİT soruşturmaları burada çözümleyici olur” diye konuşuyor.
Diyalog burada kesiliyor. Meral Hanım rahatlıyor ve yoluna devam ediyor.
24 Ekim tarihli yazımda “Küçük Prens’in kara deliği FETÖ’cü ailesi” diye diyerek ipucu vermiştim. Ama Ümit Özdağ artık “FETÖ’cü Buğra Kavuncu İYİ Parti’nin başına hazırlandı” diyebilecek kadar açık konuşuyor.
Burada aklıma takılan bir soru vardı:
“Fetullah Gülen, Meral Akşener’e yeterince güvenmiyor muydu? Size göre neden Buğra Kavuncu tercih ediliyor?”
Ümit Özdağ bu konuda ilginç bilgiler aktardı ama artık bunlar onu zor durumda bırakabileceği için yazmıyorum…
Şimdi gelelim bu yazının başından beri ne diye ÇİÇEK yazıp durduğuma.
Twitter’da geçen gün İYİ Parti’nin eski bir reklam filmi yeniden paylaşıldı. FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in nasıl sübliminal ve şifreli mesajlara meraklı olduğunu bilen biri olarak ben bile atlamışım bu reklâm filmini.
Evet, Fetullah Gülen, örgütünü bir casusluk örgütü olarak organize ettiği için kamuoyuna açık video mesajlarında bile şifreli konuşur. O şifreleri bilen imamlar ve hususiler daha alt katmanlara “Hocaefendi bunları söylüyor” diye tercüme eder.
Darbeden 9 ay 10 gün önce Zaman gazetesinin bir çocuğun doğumunu “müjdeleyen” reklam filmini hatırlayın. Bunlar böyle namussuzdur.
Reklam filminde başrolü İYİ Parti’nin sinema ve gazino dünyasından büyük fedakârlıklarla transfer ettiği Mehmet Aslan oynuyor.
Özetle anlatayım:
Boğaz kenarında bir lokantada yemek yiyen bir çift. Fakir, küçük ve sevimli bir kız çocuğu yanlarına yaklaşıp “Çiçek ister misiniz?” diye sorar. Mehmet Aslan sepetteki Nergis çiçeklerine bakıp “Ama o çiçekler ölmüş” der. Gerçekten de çiçekler baygın vaziyettedir. Kız çocuğu bozulur ama tam giderken “Hayır, onlar ölmedi. Uyuyor, yarın sabah uyanacak” der.
Film burada biter.
Peki, biz ne anlarız?
Tabii ki verilen mesajı. Fetullah dediğimiz iblis hiçbir simgeyi boşuna seçmez. Nergis’in mitolojik masalı bize ipucu verir.
Nergis çiçeğine adını veren Narkissos, İzmir Karaburun’da yaşayan, tüm kadınların ve perilerin gözdesi yakışıklı bir gençtir. Ama perilerden birine yüz vermeyince başına o felaket gelir. Peri Zeus’a yalvararak onun cezalandırılmasını ister. Zeus da perisini kırmayarak Narkissos’u “Kendisine âşık olmak”la cezalandırır. Narkissos artık tüm gününü göllerde kendine bakarak geçirir. Ve bu yüzden bir gün göle düşüp boğulur. Daha sonra üzülen periler, sevdikleri bu yakışıklı adamı sudan çıkarıp gömmeyi düşünürlerken, gölün derinliklerinden hiç bilmedikleri, görmedikleri bir çiçek çıkmaya başlar. Periler rengiyle, kokusuyla çok beğendikleri çiçeğe Narkissos adını verirler. Nergis adı da buradan gelir.
Yani bir nevi küllerinden doğan ve bizlerin Zümrüd-ü Anka dediğimiz Phoenix kuşu gibi.
Her yanı sembol. Merak eden detaylara bakar.
Kısaca adamlar İYİ Parti’nin reklam filmi üzerinden YENİDEN DOĞUŞ mesajı verecek kadar bu partide işi bitirmişler. Şimdilik ortaya çıkan Buğra Kavuncu’lar, Bahadır Erdem’ler, Ali Lapanta’lar, Levent Özeren’ler yalnız değil anlayacağınız. İYİ Parti’nin HDP ile ANAYASA taslağı hazırlayacak kadar aşna fişne olması bile bunların yanında hafif kalır.
FUAT UĞUR