Savunmada kötü komşu mal sahibi yaptı

ABD ve Almanya başta olmak üzere çok sayıda Batılı ülkenin Türkiye’ye uyguladığı silah ambargosu, yerli savunma sanayiinde ciddi mesafe katetmemizi sağladı.

Cabir Turğut İstanbul

Türk savunma sanayii, son yıllarda yerli silah teknolojilerine yaptığı yatırımlarla uluslararası arenadaki yükselişini sürdürüyor. Devletin millî çalışmalarının yanında özel sektörün de devreye girmesi savunma sanayinde Türkiye’yi atağa kaldırdı. Ekonomik anlamda dışa bağımlılığı azaltan, güvenlik açısından da ciddi mesafe kaydeden ülkemizin bu alandaki başarısını ihracat rakamları da ortaya koydu. Geçtiğimiz yıl savunma sanayi ihracatını yüzde 1,4 arttırarak, 1,7 milyar dolara çıkaran Türkiye’nin, 2017 içerisinde 6 milyar dolarlık iş bağlaması hedefleniyor. Ülke savunmasında dışa bağımlılık yüzde 21’lere kadar gerilerken, silah teknolojilerindeki yerlilik oranı da yüzde 60’a çıktı.

KÖRFEZ ODAKLI BÜYÜME

400’den fazla savunma projesinden oluşan 35 milyar dolarlık portföyün sahibi Türkiye, yakın coğrafyalardaki stratejik hamleleriyle de göz dolduruyor. Türk savunması ihracatı özellikle Körfez ve Orta Doğu odaklı yükseliyor. Savunma sanayisine ilişkin politikalarını yeniden kurgulayan ülkemiz, İran ve ABD geriliminin tekrar başlama ihtimaline karşın hızla silahlanan ve sermayesine yeni yatırım alanları arayan Körfez bölgesi için yeni bir kanal açmış durumda.

ORTA DOĞU’YA İHRACAT %20 ARTTI

Türkiye’nin Körfez politikasında adeta öncü kuvvet olarak hareket eden 450 yerli savunma şirketi, son 4 yıl içinde Orta Doğu pazarında dev ortaklıklara imza attı. Millî silah teknolojilerinin üretimi için deneyim ve tecrübe kazanan Türk firmalar, karşılıklı iş birlikleri sayesinde bölgeye olan savunma ihracatını da yüzde 20 oranında arttırdı. Katar ile 2 milyar dolarlık savunma sanayii projelerine imza atılması bekleniyor. Öte yandan Türkiye, Birleşik Arap Emirliklerine (BAE) 661 milyon dolarlık zırhlı araç satışı yapmak için anlaşmaya varmıştı.

ALMANYA’YA RAĞMEN ÜRETECEĞİZ

Türk savunma devlerinin teknoloji transferi teklifiyle Körfez’e gitmesi de küresel rekabette yerli şirketleri öne çıkartıyor. ABD başta olmak üzere Batılı şirketlerin en önemli alıcısı durumunda olan Körfez ülkelerinin, savunmadaki tekeli kırabilmek için Türkiye’ye yönelmesi silah yasaklarının arkasındaki nedenlerden biri olarak gösteriliyor. Son olarak Almaya’nın silah ambargosunun özellikle Milgem ve Altay tankı projelerinin ana unsuru olan motor tedarikini vuracağı gündeme getirilse de bu durum Türk savunma sanayiini etkilemeyecek. Zira Altay projesinin devam etmesi için geçtiğimiz mayıs ayında Türk hükûmeti Ukrayna ile anlaştı. Ukrayna’nın yerli firması olan UkrOboronProm’un ürettiği tank motoru için ‘İşbirliği Ön Anlaşması’ imzalandı.

Millîleşme hamlesi ithali bitirecek

Savunma konusunda artan silah, mühimmat ve yedek parça ihtiyacına karşı, başta ABD ve Almanya olmak üzere Batılı ülkelerin çoğu Türkiye’ye ihracat kısıtlaması getirdi. DEAŞ’la mücadelede kullanılan Leopard tanklarının parçaları için Türkiye’ye 11 defa ambargo uygulayan Almanya’ya rağmen yıllardır süren millîleşme hamleleriyle bu yolda çok mesafe katedildi. İhtiyaç duyduğu malzemeleri üretmeyi başaran Türkiye, millî savunma yatırımları sayesinde ithalata daha az ihtiyaç duyar hâle geldi.

aR-gE yatırımları ile güçlü performans

Türk savunma sanayisinin son yıllardaki performansının arkasında önemli AR-GE yatırımları ve teşvikleri yer alıyor. Savunma ve Havacılık Sanayii İmalatçılar Derneği verilerine göre; sektörün ürün ve teknoloji geliştirme harcamaları geçen yıl bir önceki yıla göre yüzde 2 artarak, 904 milyon dolar düzeyinde gerçekleşti. Kaynağın yüzde 13’ü teknoloji geliştirmeye, yüzde 87’si ürün geliştirmeye ayrıldı. Türkiye’nin savunma ithalatı için 2016’da harcadığı paranın 1,6 milyar dolara gerilemesinde dışa bağımlılığın azaltılması ve güçlü yerel katkı etkili oldu.

Yorumla

Buraya yorumunuzu yazabilirsiniz