YILMAZ BİLGEN

Merkezi Fransa’nın başkenti Paris’te bulunan OECD’ye bağlı Mali Eylem Görev Gücü (FATF), kara paranın aklanması ve terörizmin finansmanını engellemede eksikleri olduğu bahanesiyle Türkiye’yi gri listeye dâhil ederek izlenmesi gereken ülkeler arasına aldığını duyurdu. Eşzamanlı benzer gelişme ise Avrupa cephesinde yaşandı. AB Komisyonu’nun İlerleme Raporu’nda Türkiye, Suriye’de işgal gücü olarak nitelendirildi.

Her iki oluşumun karar alıcı unsurlarının var olan kara siciline rağmen Türkiye’ye yönelttiği suçlamalar büyük tepki çekti. Türkiye’yi Suriye’de işgalci güç olarak gösteren ülkelerin tamamı Suriye’de askerî varlığını sürdürürken başta, Afrika olmak üzere birçok ülkede işlenen savaş suçlarının da ortağı durumunda. DEAŞ terör örgütüne katılımın en yoğun olduğu İngiltere, Fransa, Almanya gibi ülkeler olarak dikkat çekiyor. Öte yandan PKK-PYD saflarında savaşan militanların önemli bir bölümü de yüne aynı ülkelerden bölgeye taşınan teröristler.

TERÖR APARATI İLE SÖMÜRÜYORLAR

Suriye’nin tüm petrol yataklarının bulunduğu bölgeleri terör örgütü PKK/PYD aparatı ile ele geçiren Batılı koalisyon güçleri, altı yılı aşkın süredir tüm yeraltı kaynaklarını eli kanlı örgüt ile birlikte çıkarıp pazarlıyor. Suriye geçici hükûmetinin raporlarına göre korsan yollarla yapılan ticaretten taraflar yıllık hacmi 600 milyon dolarlık kazanç elde ediyor. Fransa, ABD, İngiltere gibi ülkelerin Irak’ta başta Kerkük olmak üzere Basra ve Dibis bölgelerinden çıkarılan petrolden illegal yollarla elde edilen para akışı devam ediyor.

HİÇBİR TERÖRİSTE İŞLEM YAPILMADI

Suriye İstikrar Birimi, PKK-PYD’ye destek amaçlı 2015-2021 diliminde Avrupa’dan Suriye’ye 5 bini aşkın teröristin geldiği bilgisini paylaştı. Irak üzerinden gerçekleşen terörist transferi ile ilgili hiçbir Avrupa ülkesinde kanuni işlem yapılmaması dikkat çekerken yine aynı Batılı ülkelerden Irak ve Suriye’ye gelen DEAŞ’lı sayısının 20.000’i aştığı kaydedildi. Bundan bir süre önce Fransa’da Yüksek Ceza Mahkemesi, çimento şirketi Lafarge’ı “Suriye’de terörizmi finanse etmekle” suçlamıştı. Savcılık Lafarge’ı, ülkedeki iç savaş sırasında bir fabrikasında üretime devam edebilmek için DEAŞ’a milyonlarca dolar aktardığını kaydetmişti. Üstelik Fransız devletinin, Lafarge ile DEAŞ arasındaki anlaşmadan haberdar olduğu ortaya çıkmıştı.

AFRİKA’DA TERÖRÜ BESLEYEN UNSUR

Türkiye karşıtı faaliyetlerin merkezi olan Batılı ülkeler, Afrika’da terör besleyen asli unsur durumunda. Başta Libya’nın ayrılıkçı terör örgütü lideri Halife Hafter yine aynı devletlerin desteği ile ülkeyi böldü, 60 bini aşkın kişinin ölümüne sebep oldu. Bir diğer coğrafya olan Fas’ın güneyinde Holisaryu ayrılıkçı terör örgütü, İspanya ve Fransa’nın desteği ile varlığını sürdürüyor. Somali ve çevresinde terör estiren eş-Şebab’ın silah ve finansman desteğini sağlayan ülkelerin başında da BAE ile birlikte Fransa geliyor. Batı blokunun Çad ve Etiyopya’da binlerce kişiyi katleden ve Tigray Kurtuluş Örgütü ile bağı ve desteği ise açık bir biçimde sürüyor.

Batılı ülkelerin katliam ortağı olduğu bir diğer terör örgütü de Orta Afrika’daki Anti Balaka terör yapılanması. Örgüt son iki senede 10 bin insanı vahşice öldürdü. Başta İngiltere olmak üzere Avrupalı ülkelerin himayesinde kan dökmeye devam eden Boko Haram, Nijerya, Kamerun ve Çad’da sivil katliamlarını sürdürüyor.

Eski Fransa Cumhurbaşkanı Hollande, PKK/PYD elebaşlarını Elysee Sarayı’nda ağırlamıştı.

KARAR NE ANLAMA GELİYOR?

FATF’ın bu kararıyla beraber Türkiye, kurumun Uluslararası İş Birliği İnceleme Grubu tarafından izlemeye tabi tutulacak. Türkiye dışında bu toplantı sonunda Ürdün ve Mali de gri listeye alındı. Botsvana ve Mauritius ise gri listeden çıktı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçen temmuz ayında yayımladığı genelgede FATF tavsiyelerinin dikkate alınarak “Türkiye’de Suç Gelirlerinin Aklanması ve Terörizmin Finansmanı ile Mücadelede ve Müsadere Uygulamalarında Etkinliğin Artırılması Strateji Belgesi (2021-2025)”nin hazırlandığını duyurmuştu.

IMF’in yaptığı bir araştırmaya göre gri listeye alınan ülkeler, yabancı yatırım çekmekte zorluk yaşıyor. Araştırmanın yazarlarına göre gri liste, sıcak para olarak tabir edilen bir ülkeye giren portföy akışının azalmasına neden oluyor. Araştırmaya göre sıcak paradaki bu azalma bir ülkenin GSYH’sının yüzde 3’ü oranında gerçekleşiyor, benzer bir azalma doğrudan yabancı yatırım oranında da gerçekleşiyor.

FATF, 2019 yılında Türkiye’nin son yıllarda kara para aklama ve terörizmin finansmanıyla ilgili kanunlarını ve düzenlemelerini güçlendirdiğini aktarmış; ancak kara para aklama soruşturmalarının sayısının çoğaltılması gerektiğini belirtmişti. Terörizmin finansmanı açısından ise Türkiye’deki yetkililerin sadece terör zanlılarının elindeki varlıkların tespit edilmesinde rol oynadığı aktarılmış, ancak bu varlıkların toplanması, mali hareketin önüne geçilmesi, fonların kullanılmasının engellenmesi açısından da önlem alınması gerektiği vurgulanmıştı.

BAKAN SOYLU: TERÖRÜ FİNANSE EDEN, GÜÇ VEREN AVRUPA’DIR

OECD’ye bağlı FATF’ın skandal karara Türkiye’den  anında tepki geldi. Konuya ilişkin açıklama yapan Hazine ve Maliye Bakanlığı, gerçekleştirilen uyumluluk çalışmalarına rağmen Türkiye’nin gri listeye alınmasının “hak edilmeyen bir sonuç ortaya çıkardığını” belirtti. Bakanlık, FATF tarafından hazırlanan raporun dikkate alınarak 27 Aralık 2020 tarihinde “Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanunu’nun çıkarıldığını aktardı. Bu kanunla önemli bir adımın atıldığını belirten Hazine ve Maliye Bakanlığı, “pandemi sürecinde tam kapanma tedbirlerine rağmen, Türkiye’nin FATF standartlarına uyum için kayda değer bir gelişme gerçekleştirdiğini ve yükümlülüklerini yerine getirdiğini” belirtti.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da FATF’nin kararına tepki göstererek, şunları söyledi:

“Terörizmin en çok maliyet yüklediği ülke biziz. Terörü finanse eden, güç veren Avrupa’dır. Bu kadar yüzsüzlük olabilir. Bu kadar gerçeklerden aykırı tespitler yapılabilir. Mali suçlar konusunda uluslararası bu kurumun bizim hakkımızda böyle bir tasarrufu oldu. Bunun doğru olmadığını, siyasi bir karar olduğunu biliyoruz. Avrupa ile ilişkilerimizde hâlâ bu ayrımcılığı anlamak mümkün değildir. Bundan sonraki süreçte FATF ve ilgili tüm kurumlarla işbirliği içerisinde gerekli adımlar atılmaya devam edilecek ve ülkemizin hak etmediği bu listeden en kısa sürede çıkması sağlanacaktır.”

Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Nureddin Nebati de FATF’ın kararının hakkaniyetten uzak bir karar olduğunu, bu hatalı kararın düzeltilmesi için gereken adımların ivedilikle atılacağını vurguladı.