Bakanların konuşmalarından satır başları şöyle;

Bakan Çavuşoğlu: 

Geçmişte de ilişkilerimizde de inişler, çıkışlar oldu. Ancak her zaman diyalog yoluyla, samimi bir ortamda tüm sorunları konuşarak geçmişte tüm kritik aşamaları birlikte geçtik. Şimdi de yine böylesine kritik bir aşamadayız.Dün akşamki üçlü toplantıda, aynı samimi ortamda her iki tarafta düşünce, beklenti ve kaygılarını dile getirmiştir. 3 saat süren toplantıda bölgesel işbirliğimiz de değerlendirilmişti.

FETÖ VE YPG KONUSUNDA RAHATSIZLIĞIMIZI DİLE GETİRDİK

Ya bu ilişkileri tekrar yoluna koyacaktık, ya da daha kötüye gidecektik. Dün akşamdan itibaren ortaya koyduğumuz iradeyle ilişkileri normalleştirme yoluna girdik. Ancak atılması gereken adımlar var. Biz FETÖ konusunda, YPG’ye destek konusunda, PKK’yla mücadele konusunda beklentilerimizi dile getirdik. Yaşamsal güvenlik kaygılarımızın ciddiye alınması gerektiğini düşünüyoruz.

YENİ MEKANİZMALAR OLUŞTURMA KARARI ALDIK

Bundan sonra sonuç odaklı adımları nasıl atabiliriz, konuştuğumuz konuların uygulanabilmesi için neler yapabileceğimizi konuştuk. Tüm bu konular için mekanizmalar oluşturma kararı aldık. Bir tanesi genel konular, konsolosluk konuları, FETÖ konusu gibi. Burada tüm bu sorunları nasıl çözeceğimizi birlikte konuşacağız. FETÖ konusunda delil var mı yok mu, uzun uzun kamuoyunda konuşmak yerine bu mekanizma içinde beraber değerlendireceğiz.

İLK TOPLANTI MART AYININ ORTASINDA

Aynı şekilde Suriye konusunda oluşturacağımız mekanizmayla, terörden nasıl arındıracağız, Cenevre süreciyle beraber siyasi çözüme nasıl gideceğiz, birlikte nasıl çalışacağız, Irak’ın toprak bütünlüğünü nasıl sağlayacağız, bunları konuşacağız. Bu çalışmalar bizim için önemli sonuçlar doğuracaktır. Bu mekanizmalar topu taca atmak değildir. Sonuç alınacak mekanizmalardır. Oyalama yok. İnşallah ilk toplantı da Mart ayının ortasında gerçekleşecek.Dün ve bugünkü toplantılar ikili ilişkiler bakımından, bölgesel konulardaki işbirliği bakımında kritik bir ziyaret bve kritik bir görüşme olmuştur. Birlikte geleceğe yönelik ortak adımlar atacağımıza ve neticeler alacağımıza inanıyorum.”

Rex Tillerson:  “Afganistan’da Bosna’da beraber çalıştık. Gerçekten çok büyük fedekarlıkları birlikte üstlendik. Türkiye birçok terör örgütünün tehditleriyle karşı karşıya. Türkiye çok önemli bir ülke. Bu anlamda Suriye’de işbirliğimiz, DEAŞ’la ilgili konular, bağımsız ve birleşik bir Suriye’nin kurulması için birlikte çalışmamız gerekiyor.Suriye halkı için Cenevre konferanslarının bir çözüm getirmesini diliyoruz.

TÜRKİYE’DEN BAZI RİCALARIMIZ VAR

Türk halkı ve Türk hükümeti şimdiye kadar gösterdikleri misafirperverlikle hepimize örnek oldular. 3 milyon mülteciyi ağırlıyorlar. Türkiye’nin güvenlik endişelerini ciddiye alıyoruz. Bu anlamda sivil halka zarar gelmemesi için Türkiye’de bazı ricalarımız var.

Dün Sayın Erdoğan bugün sayın Dışişleri Bakanı’na ilettik. Her zaman SDG’ye sağladığımız desteğin sınırlı olacağı ve zaman sınırı olacağını ilettik. Türkiye’yi hukukun üstünlüğünü, basının özgürlüğü konusunda destekliyoruz.

KONSOLOSLUK ÇALIŞANLARIMIZLA İLGİLİ KAYGILARIMIZI AKTARDIK

15 Temmuz darbe girişimi suçlularının adil ve şeffaf bir şekilde yargılanması gerekiyor. OHAL çerçevesinde tutuklu sayısının fazla olduğu dile getirdik. Konsolosluk çalışanlarıyla ilgili ciddi kaygılarımızı ilettik. Serkan Gölge ile ilgili itiraz süresinin sürdüğünü biliyoruz. Burada da yargılamanın adil yapılmasını diliyoruz.

Göstermiş oldukları işbirliğinden dolayı çok teşekkür ediyoruz. ABD, Türkiye ilişkileri çok önemsiyor ve daha da ileri taşınabileceğini düşünüyor.”

SORU CEVAP:

Sayın Tillerson, Türkiye’nin Afrin operasyonunu Menbiç’e genişlemesi konusunda ABD askerlerini çekmeyi planlıyor musunuz? Sayın Çavuşoğlu, ilişkiler çin ‘ya düzelecek ya bozulacak’ demiştiniz. Siz Ankara’nın endişelerinin giderilmesine ilişkin beklediğiniz garantiyi aldınız mı?

TILLERSON:

Dün akşam sayın Cumhurbaşkanı ile yapmış olduğumuz görüşmelerde bu kritik öneme sahip konuların nasıl çözülebileceğiyle ilgili tekliflerimizi sunduk. Bunların bir kısmı ortak basın deklarasyonunda da görünecek. Spesifik olarak bizim aramızda sorun olan konular içinde çalışmayı taahhüt ettik. Hedefimiz Suriye ile ilgili kesinlikle örtüşüyor. DEAŞ’tan kurtulmak, ülkeyi istikrara kavuşturmak, sonra mültecilerin evlerine dönmesini sağlamak, aynı zamanda siyasi çözümü desteklemek… çalışmalarımızı koordine edeceğiz. Bu çerçevede çalışmalarımızı diğer terörist gruplara karşı da ortaklaşa sürdürdüğümüzde bir koordinasyon gerçekleştireceğiz. O bölgelerde kim daha egemen olacak bunlara da karar vereceğiz. Ve bunları da temizledikten sonra orada daha önce yaşayan insanlara geri vereceğiz.

Menbiç konusunu ele alacağız. Ancak sadece bu değil Kuzey Suriye’nin tamamı üzerinde çalışmaya devam edeceğiz. Cenevre sürecini destekleyeceğiz.

ÇAVUŞOĞLU:

Bizim beklentilerimizin nasıl karşılanacağı, ABD’nin de konsolosluk işleriyle ilgili beklentileri var. Fakat bizim endişelerimiz doğrudan, yani bize yönelik oluşan tehditlerle ilgili. Yani YPG’nin saldırılarıyla ilgili. İnsanlarımız ölüyor. Bugüne kadar 100 civarında, bizim vatandaşımız ya da bizde yaşayan Suriyeliler YPG’liler tarafından gelen roketlerle öldürüldü, şehit oldu. Dolayısıyla elbette tüm bu bizim endişelerimizi de kapsayan bu çalışma grubu, bu çerçevede atılacak somut adımlar çok önemli. Bu YPG ile ilgili de önemli DEAŞ ile ilgili de önemli, FETÖ ile ilgili tüm konular.

Diğer taraftan Münbiç ile ilgili cevabı Tillerson verdi. 2016 yılında ABD’nin Türkiye’ye sözü vardı. Sözler tutulmadı. Hatta bir keresinde bizden bir heyet davet edildi, YPG’lilerin fıratın doğusuna gittiğini anlatmak için. Daha sonra da YPG’lilerin gitmediğini öğrendik. Bu süreçte önce Menbiç’ten başlayacağız. Artık bundan emin olacağız. İstikrara kavuşması için bu şehirleri kimin yöneteceği ve güvenliğini de kimin sağlayacağı çok önemli. YPG buradan çıktıktan sonra, biz güvene dayalı ABD ile bu konularda adım atabiliriz.

ABD’li gazeteci: Sizin hükümetiniz OHAL’i kaldırmakla ilgili olarak hangi aşamada kendisini güvende hissedebilir? Ve yüz binlerce insanı serbest bırakmak için ne noktaya gelmemiz lazım?

TILLERSON:

İlişkilerimizde bir kriz noktasındaydık. Geri dönüp tartışabiliriz ama bunun yararlı olacağına inanmıyoruz. Bu ilişki çok önemli. NATO müttefiki olarak çok önemli. İlerleyebileceğimiz noktada çalışmaya başlamak istiyoruz. Çalışanlarımızın büyük bir kısmı, bu konuda nasıl ilerleyeceğimi geliştirmeye çalıştılar. Yapılacak çok detaylı çalışmalar var. Artık bu konuda yalnız hareket etmeyecek. Türkiye başka bir şey, Amerika başka bir şey yapmayacak. Birlikte hareket edeceğiz. İlerleyeceğiz ve bu çerçevede DEAŞ’a karşı başarılı olacağız. Başta terörist gruplar varsa Suriye içerisinde onlarla ilgili de adımlar atacağız. Alanların istikrarını sağlayacağız.

Ama yapılacak çok iş var. Kollarımızı sıvamamız lazım. Acil olduğunu düşündüğümüz konularda beklemeyeceğiz. Hala Suriye içerisinde ciddi bir konu var. Spesifik çalışmalar, çalışmaya başladıkça ortaya çıkacak.

ÇAVUŞOĞLU:

Sorunları bizden gelen açıklamalar bağlarsanız bu gerçekçi olmaz. Bizim açıklamalarımız düşmanlık yapmak için yapılmış açıklamalar değil. Gördüklerimizi açıklayan sözlerdir. Aynı şekilde biz siyasetçiler olarak bazen attığımız adımlarla, sözlerimizle kamuoyunun duygularını pozitif anlamda yönlendirebiliriz. Ama yeri geldiği zaman bu her siyasetçi için geçerlidir ama Türkiye’de biz Cumhurbaşkanımız, şahsım da dahil Türk milletinin düşüncelerini de açıkça söylemeliyiz.

İkincisi, Türkiye’deki tutuklamaların ya da yargı süreçlerinin, Türkiye’deki OHAL ile ilgili bir ilgisi yoktur. Ve bu OHAL vatandaşlarımızın temel hak ve özgürlüklerini kısıtlayan bir OHAL değildir. 2003 yılında iktidara geldiğimiz zaman ilk adımlarımızdan bir tanesi güneydoğu

Avrupa’da bazı ülkeler bir terör saldırısından sonra OHAL ilan etti. Biz, lideri de Pensilvanya’da yaşayan FETÖ’nün darbe girişimiyle karşı karşıya kaldık. Ve OHAL ile bu terör örgütüne karşı hızlı adımlar atmamız gerekiyordu. Türkiye’deki yargılama süreci, 15 yıldır AB, Avrupa Konseyi, AİHM kararlarıyla oluşturduğu içtihatlar ve bu çıkardığımız demokratik kanunlar çerçevesinde devam eder. OHAL içinde bu yargılama süreçlerini belirleyecek bir kanun kabul edilmemiştir. Bağımsız yargı kararlarını veriyor. Üst mahkemelere gitme, AYM. Biz AİHM’e de bağlıyız ve oradan çıkan kararlar da bağlayıcıdır.