ABD Hazine Bakanlığından yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB), Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir ve Başkanlık yetkililerinden Mustafa Alper Deniz, Serhat Gençoğlu ve Faruk Yiğit’in yaptırım listesine eklendiği bilgisi paylaşıldı.

“10 milyon doları aşan kredi ve borç verilmesi kısıtlandı”

ABD Dışişleri Bakanlığından konuyla ilgili açıklama yapan üst düzey bir yetkili, SSB’ye yönelik yaptırımların, “ABD’nin ürün ve teknolojileri için ihracat lisansı ve yetkilerinin verilmesinin yasaklandığını” kaydetti.

Yetkili, herhangi bir uluslararası finansal kuruluşun SSB’ye 10 milyon doları aşan kredi ve borç vermesinin kısıtlandığını ve SSB yetkililerinin ABD’ye girişinin de yasaklandığını ifade etti.

TÜRKİYE’DEN ÇOK SERT TEPKİ: REDDEDİYORUZ

ABD’nin, S-400 hava savunma sistemlerini tedariğimiz nedeniyle bugün açıkladığı ve Türkiye’ye karşı tek taraflı yaptırımlar içeren kararını kınıyor ve reddediyoruz.

Türkiye’yi zamanında S-400 sistemlerini tedarik etmeye sevk eden koşullar herkes tarafından gayet iyi bilinmektedir. Nitekim bizzat Başkan Trump da bir çok vesileyle bu konuda Türkiye’nin haklılığını teslim etmiştir.

Öte yandan, S-400’lerin NATO sistemleri bakımından bir zafiyet oluşturacağına dair ABD iddiaları da teknik dayanaktan yoksundur. Kaldı ki Türkiye, bu konuda NATO’nun da katılacağı teknik bir çalışma grubu kurulmasını teklif ederek, meselenin siyasi önyargılardan uzak bir şekilde, nesnel ve gerçekçi bir zeminde ele alınmasını defaatle önermiştir.

Bu itibarla, ABD’nin konuyu iki müttefike yakışır şekilde diyalog ve diplomasi yoluyla çözme yönündeki önerimizi kabul etmeyerek, tek taraflı yaptırımlara başvurması her türlü izandan yoksun bir davranıştır.

Türkiye, ilişkilerimizi olumsuz yönde etkilemesi kaçınılmaz olan bu karara karşı gerekli adımları atacak, uygun gördüğü şekilde ve zamanlamayla mukabelede bulunacaktır. Türkiye, ulusal güvenliğini sağlamak için gerekli gördüğü tedbirleri almaktan da imtina etmeyecektir.

Bu anlayışla, ABD’yi, bugün açıklanan bu haksız yaptırım kararını gözden geçirmeye ve bu vahim yanlıştan bir an evvel geri dönmeye davet ediyor, Türkiye olarak meseleyi müttefiklik ruhuna uygun şekilde, diyalog ve diplomasi yoluyla ele almaya hazır olduğumuzu bir kez daha vurguluyoruz.