Site icon Türkiye Gazetesi Avrupa

Yargı, göçmenlere karşı önyargılı!

Nebahat Uzun
HAMBURG- Hamburg Türkçe Konuşan Avukatlar Derneğinin organize ettiği, Bucerius Low School Hukuk Akademisinde gerçekleştirilen “Yargıda Irkçılık” başlıklı panelde, yargı, polis ve güvenlik kurumlarındaki ırkçılık ve kurumsal ırkçılığın boyutları tartışıldı. Tim Burkhardt’ın sunumunda gerçekleştirilen panele Ratzeburg Yerel Mahkemesi Hakimi Marjam Samadzade ve Bucerius Law Scholl Hamburg Uluslararası Hukuk, Avrupa Hukuku ve Sivil Hukuk Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehrdad Payandeh konuşmacı olarak katıldı. Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Hamburg Türkçe Konuşan Avukatlar Derneği yönetiminden Avukat Subhan Özseçilmiş, derneğin çalışmaları hakkında bilgi sundu. Bu tür etkinliklerle toplumu ilgilendiren önemli sorunlara ışık tutmaya çalıştıklarını ifade eden Özseçilmiş, “Yargı kurumlarındaki ırkçılık sadece müvekkillerimizi değil, bizleri de olumsuz etkiliyor. Etkinliklerimize savcı, hakim gibi yargıda söz sahibi olanları davet ederek sorunlara geniş kapsamlı çözümler üretmeye çalışıyoruz. Dil, din ve ya ırk, davalara bakanların kararlarında etkili olmamalı ama maalesef gerçek hayatta bu her zaman mümkün olmuyor. Bunları tartışarak kamuoyuna yansıtmak önemli” şeklinde konuştu. Siyasette ırkçılığın arttığı bir dönem yaşandığını ifade eden Özseçilmiş, ırkçılığın hayatın her alanına yayıldığına dikkat çekti. Müslüman, Yahudi ve mülteci karşıtlığı ırkçı yaklaşımlarla mücadelenin toplumun ortak mücadelesi olması gerektiğini vurgulayan Hakim Samadzade, bu konuda yargı kurumlarına da önemli görevler düştüğünü söyledi.

YARGI ÖNYARGILI VE GÖÇMENLER “DAHA AZ GÜVENİLİR“ OLARAK MUAMELE GÖRÜYOR
Yargıda bağımsızlık ve tarafsızlığın çok önemli olduğunu belirten Samadzade, “Yargıç ve hakimler sorumluluk bilinciyle ırkçılıkla mücadelede pozitif davranışlarıyla topluma yansıyan örnekler olmalıdır. Genelde çok fazla göçmen kökenli yargıç ya da hakim yok. Göçmen kökenli olmayanlar da kendileri mağdur olmadıklarından ötürü sorunu fazla tanımayabiliyor. Ama bu onların ırkçılığı tanımadıkları anlamına da gelmiyor tabii. Poliste de ırkçılık ve ayrımcılık örnekleri var” dedi. Yargı içindeki kurumsal ve yapısal ırkçılığa dikkat edilmesi gerektiğini söyleyen Samadzade, “Özellikle mülteciler ve Müslümanlar bu konuda çok mağdur ve yargıda ‘daha az güvenilir’ olarak algılanıyorlar. Göçmenler hakkında daha faza dava açılıyor ve daha sık önyargılara maruz kalıyorlar ve bu önyargılar yargı kararlarını olumsuz etkileyebiliyor” şeklinde konuştu. Basında NSU cinayetlerinin yıllarca ‘dönerci cinayeti’ olarak yazıldığını ve ailelerin zan altında bırakıldığını hatırlayan Hakim, kurbanların ailelerinin de yargıdaki ırkçılıktan nasiplerini aldıklarını belirtti. Yargı kurumlarının bilinçli ya da bilinçsiz, ırkçılara malzeme verdiğini ifade eden Samadzade, “Aşırı sağcıların sosyal medya sayfalarına baktığınızda, saldırdıkları konuların yarısı, başörtü konusu. Şimdi yargı kurumları da başörtü yasağını tartışarak onlara malzeme veriyor. Tüm bunlarla etkin mücadele için farklı perspektiflerden insanlarla ortak kalıcı çalışmalar yapılmalıdır” dedi. Göçmen kökenli insanların daha sık gözaltına alındıklarına ve yargılandıklarına dikkat çeken Payandeh ise, kurumsal ırkçılığın toplumu ve birlikte yaşamı olumsuz etkileyen bir sorun olduğunu ifade etti.

Exit mobile version