Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe Sarayı’nda gençlerin katılımıyla düzenlenen iftar programına katıldı. İftar sonrasında gençlerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, programın düzenlendiği salonun önemine vurgu yaparak, “Bu salonda geçmişte büyüklerimiz Osmanlı iki kez falan uluslararası toplantılar yaparlarmış. Bende göreve geldikten sonra yine uluslararası bazı müstesna toplantıları bu salonda yapıyorum. Bu salonun adı muayede salonu, her toplantıya da açık değil. Ama görüldüğü gibi çok farklı bir özelliğe sahip, 1856 buranın açılış yılı, o günden bugüne saray 163 yıl geride kaldı. Görüldüğü gibi bütün işçilikleriyle yaptığımız restorasyon çalışmalarıyla burayı ayakta tutmaya çalışıyoruz. Burası 2 bin metrekare büyük bir alana sahip. Şu avize 4,5 ton ağırlığında, üzerinde de 2 milyon adeta bütün avizelerde kristal taş var. O günden bugüne korunması ve bu halde oluşu, zaman zaman Dolmabahçe Sarayı’na gelenler gidenler, bunlar bizim için önemli. Sarayların tamamı Cumhurbaşkanlığına bağlandı, burayı çok hassas bir şekilde korumaya çalışıyoruz. Buraları biz çok iyi korumamız lazım, ama gençlerimizde buraları gezmeleri lazım. İstanbul’da sadece Topkapı Sarayı değil, bunun dışında birçok sarayların restorasyonlarını yapıyoruz. Yıldız, Beylerbeyi Sarayı’nın bakımlarını yaparak gençlere açıyoruz.” diye konuştu.  İstanbul’un müstesna bir şehir olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu seçimle beraber de İstanbul müstesna bir kent, sıradan bir yer değil. 1994’te İstanbul halkı beni belediye başkanı olarak seçti. Belediye başkanlığımdan sonra 4 ay 10 gün cezaevi, ondan sonra partimizi kurduk, 16 ay sonra iktidar geldik. 17 yıldır iktidardayız. Gerekse başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı süreci, halkımızın hizmetkarı olarak çalışmalarımızı sürüyor. Eğitimden sağlığa, adalete, tarıma bütün dış politikayla ülkemizi bulunduğu yerden 3,5 kat büyütmek suretiyle farklı bir yere taşıdık. İnşallah daha iyi olacak gayretiyle, ben çok daha iyi olacak diyorum” şeklinde konuştu.

“Herkes karara uydu, CHP neden uymuyor” 
Erdoğan, İstanbul seçimlerinde yaşanan süreç hakkında şunları kaydetti: “Seçimlerde itiraz merci YSK’dır. Siz itirazınızı yaparsınız, ondan sonra nihai merci YSK’dır. YSK kararını verdikten sonra artık şeriatın kestiği parmak acımız deyip işi bitireceksiniz. Şu andaki süreç böyle gitmiyor. 29 binden 13 bine oy düşüyor. Buradan buraya eğer oylar düşüyorsa, bu ne demektir, burada bir hırsızlık var, kaçak var. Nitekim, 1963’te seçime şaibe karıştığı için seçim iptal edildi. Şimdi şaibe çok çok büyük ve itirazlarımız yapıldı, bütün delileriyle yapıldı. Bu itirazları yaptıktan sonra YSK bunun iptaline karar verdi. İptal kararı verilene kadar, CHP başındakiler, YSK methiyeler döşenirken, ne zaman iptal kararı verildi, bu defa neler söylemediler. Çete mi demediler, burada nelerin döndüğünü biliyoruz ama konuşmuyoruz dediler. Müddei, iddiasını ispatla mükelleftir. Bunu da ispat edemiyorsan, kusura bakma. Şu anda YSK kararını verdi, zannediyorum, pazartesi gerekçeli karar açıklanacak. Kararla birlikte şuanda süreç başlamış vaziyetti, bizlerde çalışıyoruz, onlarda çalışıyorlar. 23 Haziran’da bu arada tabi, bir de 2 Haziran seçimleri var. Değişik ilçelerde, buralarda yapılan seçimlerde bizim aleyhimize olanlar var, MHP aleyhine olanlar var. Onlar çirkin yaygara koparmadılar. Herkes karara uydu, CHP neden uymuyor. Aynı şekilde Büyükçekmece, Maltepe reddedildi, bizler niye reddedildi, burada çete var demedik ya, başımız üzerine dedik kabul ettik. Büyükşehirle ilgili olan da nedense çok çirkin, siyaseti kirleten bu tür ifadeler bizleri üzmüştür. Ben inanıyorum ki, İstanbullu hemşerilerim bunun gereğini sandıkta yapacaktır.”

“Subaylık, başarılı olursa generalliğe kadar gidebilir” 
Askerlikle ilgili gençlerin sorusuna yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Öncelikle yeni askerlik sistemiyle alakalı, burada 4 hatta 5 başlık var. Bunlardan bira tanesi TSK ihtiyacı, ikincisi öngörülebilir oluşu, üçüncüsü süreklilik, dördüncüsü eğitim ve mesleki gelişim ihtiyacı, eğitimli insan gücünü yetkin ve yararlı kullanılması. Burada bedelli askerlikle diğerleri karıştırılıyor. Yıllarca çok ciddi birikimler, bunun dışında yurt dışında olanların sorunu, bu bedelli de ücretler ağır gibi birçok şeyler oluyordu. Bir dönem yaptığımız değerlendirmelerde belirli bir bedel koyduk, kabul edenler geldiler yaptılar, daha sonra düşüşü söz konusu oldu, bununla birlikte bazı adımlar attık. Son dönemde bedellide ciddi manada düşürüldü. Bu ücretle de askerlik kabul görmeye başladı. Bir defa erler erbaşlar, yedek astsubaylık, yedek subaylık var. Yedek subaylıkta malum alışılmış olan süreç devam ediyor. Asıl önemli olan yedek astsubaylık, burada istihdamda Meslek Yüksekokulları görev alabilecekler. Ayın şekilde yükümlü erbaş er, hepsinde de tabi belirli bir ücret ödeniyor. Belirli ücretlerin ödenmesi de onların süreç içerisinde ihtiyacını temin, evine buradan belirli bir bedeli aktarma imkanı sağlayacak. Asıl olan bizim içinde önemli olan süreçte şu, mesela 5 ay kıta diyoruz, burada belirli bir harçlık ödeniyor. 5 aydan sonra kendisi terhis olabiliyor. Bunun öncesinde temel eğitimden geçiyor. Aynı şekilde yedek astsubaylıkta ise 2 ay temel sınıf eğitimi, ardından 10 ay kıta hizmeti var, burada da yine eğer isterse terhis olur, yok ben devam edeceğim derse devam etme şansı var. Devam kararını verirse, onu astsubaylığa götürür. Astsubay olduktan sonra oradan da subaylığa geçebilir. Bir imkan daha var, eğer gerçekten imtihanları başarı ile verirse generalliğe kadar gidebilir. Yine iki ay temel sınıf eğitim var, Tuzla’da yedek subaylıkta eğitim yaptım, ondan sonra kuramızı çektik, o zaman ben Hasdal’ı bilmiyordum, oraya çıktım. Hasdal’ın biraz aşağısında benim çalıştığımı fabrika vardı. Orada askeri kıtaların olduğunu o zaman öğrendim. 16 ay yedek subaylık yaptım. Albay bana dedi ki, niye sevinmiyorsun? Hasdal neresi komutanım, dedim, Kağıthane’nin üstü dedi, biz de kepi fırlattık. Şimdi çok daha farklı temel eğitimi iki ay, yine harçlık alıyor. Ardından 10 ay kıta var, 12 ay oluyor. İsterse yine terhis, isterse yedek subaylıktan subaylığa geçebiliyor. Subaylık, başarılı olursa generalliğe kadar gidebilir. Onların şansı diğerine göre çok daha fazla.” açıklamasında bulundu.

“Hayvan haklarıyla ilgili çalışmalarımız var” 
Hayvan haklarıyla ilgili sorulan soru üzerin Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Meclisin bu dönemdeki çalışmaları içerisinde hayvan haklarıyla çalışmalarımız var. Burada belediyelerin bu alanda yapacakları birçok çalışmalar olduğu gibi aynı şekilde devlet olarak bizim bazı uygulamalar getireceğiz. Bu işin iki boyutu var, bir gerçekten hayvanlara yapılan bu vahşice muamele, bu insanı üzüyor, birde kontrolsüz olarak hayvanların caddelerde Allah göstermesin çocuklarımızın üzerine saldırıp parçaladıklarını görüyoruz. Onun için çok hassa bir hazırlık yapılacak. Öyle bir hassasiyet göstermeliyiz ki, bu hayvanların sahiplerinin kontrolünü artırması lazım, bırakalım ne yaparsa yapsın olmaz. Onun için bütün dünyadaki uygulamaları çalıştılar ve onun üzerine gidiyorlar. Benim büyük oğlumun köpeği var, bayağı eğleniriz, oynarız. Evde oğlum olsun, gelenim olsun bütün aile onu bir mensubu gibi görürler, bana birçok yerden hediye edilenler var. Dünürümle bir yerimiz var orada şu an 15-16 tane var, cins köpeklerden var. Peygamber Efendimiz bir gün Sahabelerle beraber giderken, şöyle yol kenarında bir bazıların kullandığı ifadeyi kullanmayacağım. Köpek ölüsü görüyor, bir koku var, yanındakiler kokudan nefret eder gibi yapıyorlar. Peygamber Efendimiz, kokuya değil dişlerine bakıyor, ‘Ah dişleri ne güzel’ diyor. Biz böyle bir peygamberin ümmetiyiz, bizde hayvanlara bu şekilde bakıp muamele etmeliyiz. Biz başka hükümet olarak bizim, belediyelerinde yapması gerekenler var. Pitbullar vesaire, bunlarda sıkıntılar oluyor, bunların koruma altında olması lazım. O zamanda bedeli bunun çok çok ağır oluyor. Geçenlerde bir kediyle ilgili tablo yaşadım. Belki sizlerde izlemişsinizdir, bayanın o kediye tavrını yenilir yutulur bir şey değildi. O tablo burada anlatılacak gibi bir şey değil. Toplum olarak hayvanlara karşı duyarlılığımızı artırmamız lazım. inşallah bu yasayla beraber buradaki o beklentiyi büyük oranda gidermiş olacağız” dedi.

“Biz devlet olarak 82 milyonun hizmetkarıyız” 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, devlet olarak 82 milyonun hizmetkarı olduklarını ifade ederek “Burada bana muhabbeti olanda var, olmayan da var. Benimle yanı siyasi görüşü paylaşan da var paylaşmayan da var. Bugün Dolmabahçe Sarayı’nda bir araya geldiysek, bu bir sinyaldir, işaret fişeğidir. Derdimiz şudur, bu ülkede inancından, etnik yapısından, bölgesel, dinsel ne olursa olsun kimsenin dışlanmadığı bir Türkiye ve başı açıkmış, örtülüymüş, şöyle giyiniyormuş, bunlar bizi ilgilendirmez. Biz yaratılanı yaratandan ötürü sevmeye mecburuz. Allah seni yarattığı için seviyorum. Güneydoğlu, doğulu olsun. Kürt Türk, Gürcü Abaza böyle bir ayrıma gidemeyiz. 82 milyon benim vatandaşımdır, kardeşimdir, hepsini sevmeye mecburum. Bizim anlayışımız daha var, biz bu milletin efendisi değil, bu milletin hizmetkarıyız. Özgürlükler noktasında bu kardeşiniz iktidar olduğu ana kadar Güneydoğu’da doğada Kürtçe bir tabela göremezdiniz. Kürtçe tabela, bunun yanında cezaevinde Kürtçe konuşamazdı, konuşur hale geldiler, bunlar bizim zamanımızda oldu. Temel hak ve özgürlük noktasında kimsenin önünü kesmedik, kesmeyiz. Terörle mücadeleye gelince o konuda hassasız, o başka bir şey. 76 üniversitemiz vardı, bizim şuanda 206 üniversite var. 81 vilayetin tamamında üniversite var. Oralara bu üniversiteleri yaptık ilim bütün illere ulaşsın diye yaptık. Biz bunu sağladık mı, yaptık. Hakkari de üniversite var mı var. Bütün bunlar niçin biz devlet olarak tüm 82 milyonun hizmetkarı olduğumuz sağlıkta eğitimde ispatlamamız lazım dedik. Hastanelerimiz illerde değil ilçelere kadar var, bu ayrımı her alanda ortadan kaldıralım diye bu adımı attık. Bu her geçen gün başarılı bir şekilde uygulama alanı bulacak. Böylece çok daha huzurlu günleri yaşamış olacağız” diye konuştu.

‘Seçimlerin ardından hafif metro İstanbul Havalimanı’na kadar gelecek’

“Belki iki sene sonra diyeceksiniz ki bu ne bakışmış, bu ne ufukmuş bu gerçekten yerine yapmışlar. Bunu Havaist değil, biz oraya raylı sistemi getireceğiz, inşallah o zaman bu raylı sistemle havalimanına kadar ulaşım imkanını bulacağız. Havaist’le bu iş olmaz, bunların hepsini planladık. Bir taraftan bu seçimlerin ardında da belirli bir yere kadar geliyor, hafif metroyu, havalimanına kadar planladık. İnşallah seçim sonrası bu adımı kararlılıkla atacağız. Havalimanı en büyük rahatlığı hafif metroyla alacak. Bazıları biraz da kuru sıkı atıyorlar. Metro maliyetleri bir hafif metro gibi değildir, daha ağırdır. Bu maliyet analizlerini yapmak durumundayız. Hangisi daha seri, hangisi hızlı ve ucuz yapılır kararlılık vereceğiz. Binali Yıldırım bey bu işin tam manasıyla piridir. Ulaştırma Bakanlığımızı yaptığı dönemde bu konuda çok başarılı sınavlar vermiştir. İstanbul’un ulaşım olayı en önemli sorunlardan bir tanesi yine Binali beyle süratle aşacağımıza inanıyorum. Bizler merkezi yönetim olarak belediyelere her türlü desteği veririz. İzmir’dir İzban İzmir belediyesinin yaptığı değildir. Yüzde 50’sini biz yaptık. Aynı şekilde İzmir Belediyesi suyunu getiremiyordu, yine DSİ olarak biz devreye girdik ve sorununu çözdük. Büyükşehirlerde birçok şeyin altından büyükşehir belediyelerinin kalkması mümkün değil, merkezi yönetimin destek vermesi kolaylaştıracaktır. 39 belediyenin 25 tanesi AK Parti’dedir. Meclisin kahir ekseriyeti bizim meclis üyelerimizden oluşacaktır, bu dayanışma daha da hizmeti hızlandıracaktır” dedi.
Erdoğan, açıklamalarına şöyle devam etti: “19 gün İstanbul’a büyükşehir belediye başkanı olduk diye hava attınız, bunun sözünü daha vermiştiniz. Bu havayı attığınıza göre 19 gün içerisinde niye bunu yapmadınız. Bir şey yaptılar hemen veri kontrollerini yapmaya başladılar. FETÖ terör örgütü uygulamalarıdır. Beyefendi Samanyolu TV çalıştığı için oradan biliyor. Bize ver bilgilerini geçin dediler. 19 günde hemen getirseydin ve çıkarsaydın. Aynı şekilde otobüsler ve suyu çıkarsaydın. Belediye başkanlığın dönemimizde indi zaten, 65 yaş üstünde belirli saatlere kadar ücretsiz paso uygulaması yaptık. Ondan sonra dini bayramlarda otoyollar, köprüler ücretsizdir, hala öyledir. Tereciye tere satılmaz ki, bunlar bunu yapıyor. Şimdi diyorlar ki otobüsler bayramda ücretsiz, bunlar zaten vardı. Vatandaşı aldatmanın bir anlamı yok. Kararı verecek olan merci meclis, başkan karar veremez, meclis verir. Meclis verdiği kararda nihai değildir. Eskiden bakanlar kuruluna geliyordu, şimdi bana geliyor. Güzel oldu, tüm İstanbullular ve öğrencilerimize hayırlı olsun.”

“Fizyoterapist alma noktasında kadro tesisini kuracağız” 
Fizyoterapi üzerine bir öğrencinin sorusuna yönelik konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İşin içinde biraz olduğum için biliyorum fizyoterapist noktasında ihtiyaç var, bakanımla konuştuk. Fizyoterapist alma noktasında kadro tesisini kuracağız. Çünkü fizyoterapist bak geç, masaj yap gönder olmaz. İşin hakkını vermek lazım, onu da vermeye kalktığın zaman en az 45 dakikanı alır. Hasta sayısı da eğer fazlaysa bizim bol miktarda fizyoterapiste ihtiyacımız var. Kapıları daha da açarak arz talep meselesini daha da kuracağız. Ben onların açıkta kalacağına inanmıyorum, onlar çok iş bulur” diye konuştu.

“Sistem değişikliği kolay bir olay değil” 
“Sistem değişikliği kolay bir olay değil” diyen Erdoğan, “Siz 10 yılların getirdiği herkesin talebi olmasına rağmen değiştiremiyorlar, ama siz bunu değiştirmek için bir adım atıyorsunuz. Rahmetli Demirel, Türkeş, Erbakan bütün geçmiş siyasiler bu sistemi değiştirmek, başkanlık sistemine geçmek konusunda vaatleri olmuş ama başaramamışlar. Belediye başkanlığımdan itibaren başkanlık sistemine geçme olayını ifade ettim. Ben de bir yere kadar geldim en sonunda Cumhur İttifakı oluşturduk ve bu adımı atalım dedik. Başkanlık sistemine geçtik. Başkanlık sistemine geçişle birlikte beklentiler çoğaldı. Bir anda olması mümkün değil. Şu anda birçok şeyler oluyor. Süreç giderken bazı şeyler yanlışlar ortaya çıkıyor. Şurada bir hata varmış, bunları da yolu yürürken görüyorsunuz. Bunu da ondan sonra düzeltme yoluna gidiyorsunuz. Bazen mevzuat değişiklikleri bazen yasal değişiklikler. Sayısal olarak anayasal düzeni değiştirmeye sahip değilsiniz ne yazık ki yapamıyorsunuz. Benim bir defa kanun yapma yetkim yok. Bunu ana muhalefetin başındaki zat bilmiyor. Cumhurbaşkanı kanun yapıyor diyor. Cumhurbaşkanı sadece cumhurbaşkanlığı kararname yapma yetkisi var, bunun da anayasaya ters olmaması lazım. Hakkında kanun çıkarılmışsa o konuda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkaramazsınız. Öyle istediğim gibi kararname çıkartıyorum öyle bir şey yok. Bütçe kanununda orada düzenleme yapabiliriz, onun da önünü anayasa açmış. Bundan dolayı biraz ağır gidiş var, ben inanıyorum ki 2023’e kadar her şey yoluna girecek ve Cumhur İttifakı olarak güçlenerek inşallah seri ve güzel adımları atacağız” şeklinde konuştu.

“23 Haziran seçimleri iddialı konuşuyorum daha da güzel olacak” 
Enflasyonla ekonomiye yönelik soru üzerine konuşmasını sürdüren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Son seçim öncesinde dikkat edersiniz batı ülkemize kur, faiz, enflasyon üzerinden çok ciddi baskılar uygulamaya kalktı, bununla bizi köşeye sıkıştırmaya yeltendiler. Enflasyonda bir tırmanış söz konusu oldu. Faizle bu devam etti. Ben çok açık samimi olarak söyleyeyim. Faiz konusunda hassasiyetlerim var. Faizde iyi değiliz. Enflasyon inişe geçmiş vaziyette. Kur sendeliyor, beklentiler çok daha yüksekti ama bulamadılar, inşallah bulamayacaklar. Şu seçimle birlikte hayırlısıyla bir atlatalım, bunların bütün oyunları bozulacak. Buna inanıyorum, burada ben bir şey açıklamak istiyorum. 23 Haziran’da bir belediye seçimine gidiyor. Hükümet seçimi değil, kabine seçimi değil, bir başkanlık seçimi değil. Batı dünya bunu nitelemeye kalkıyor, sanki bu ülkede başkanlık seçimi var, burada da 23 Haziran’da veya 31 Mart’ta Erdoğan gidecek bunun yerine başkası gelecek. Böyle bir şey yok ki, AK Parti yerinde Erdoğan yerinde kabine yerinde. Örneğin Milli Eğitim Bakanım açıklama yaptı, eğitim reformuyla alakalı. Bu açıklamada 2023 hedef gözüküyor, bu neticeleri 2020, 2021’de nereye geleceğiz gibi bir sayı veriyor. Bu bir ufuktur, kısa sürede koalisyon hükümetlerinde olurdu, ya 10 aylık hükümetlerin olduğu dönemde olsa böyle söylemezler. Biz 2023’e kadar Türkiye’de neler yapacağız. Bunları konuşuyoruz. İmtihan sistemlerinde, öğretmenlerle ilgili neler olacak bunları konuşuyoruz. Hastanelerde neler yaptık, neler yapacağız, bunları konuşuyoruz. Bunları ancak önünüz açıksa konuşursunuz. 23 Haziran’da İstanbul’da maalesef oyların çalınması üzerine yapılan yenilenme seçimini yapacağız. İstanbul Büyükşehir Belediyesiyle alakalı bu seçim sonucunda inşallah ben şunu özellikle temenni ediyorum. Buna inancım tam o da şu, bu seçim neticesinde benim halkım daha güzel bir neticenin olması için oylar yerini bulacak ve çok ilginç şeyler oldu, partiler gidip seçim kurullarında buradaki görevlilerin ismini alamıyorlardı. Memurların her sandıkta olması lazım. Sandıkları bunlar bırakın memurları bankalardan memur diye görevlendirdiler. Biz bunları isim verince, kaçacak yeri kalmadı. Bankalar tutuştu bu sefer. Sizden böyle bir şey isteme yetkisi yok. Bunlar memur değil, bankalarda çalışan memur değildin, işçidir. Özel sektör bankalarının tamamı işçidir. Maalesef halkı bu şekilde aldattılar bunlar seçim yönettiler. Bu seçimde bu olmayacak çünkü siyasi partiler seçim kurulundan isimleri alacak. Kontrol mekanizmasıyla birlikte ben de diyorum ki yapılacak olan 23 Haziran seçimleri iddialı konuşuyorum daha da güzel olacak” ifadelerini kullandı.

“Sürekli değişen değil, oturmuş, yerli ve milli bir sistemi getireceğiz” 
Eğitim üzerine konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eğitim dediğiniz zaman meslek liselerini kapsar, biz de öğretim var. Biz bunu eğitim öğretim olarak ele alırsak çok daha farklı bir şekilde cereyan edecek. İnşallah sürekli değişen değil oturmuş, yerli ve milli bir sistemle ve ders adetlerine boğulan bir sistem değil, sınıflar yükseldikçe azalan ve az dersle çok şeyi veren, öğrenci mezun olunca onun hamallığını değil, onu sindirmiş olarak yetiştirmek istiyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sanatçı sanatıyla aslında konuşmalı. Sanatçı sanatıyla siyaset yapmalı, sanatçı yoksa dediğiniz gibi sanatını veya bulduğu o muhabbeti sevgiyi kalkar da bir karşı siyasi anlayışa tavır koyarak genelleştirirse bu ülkede birliğe beraberliğe katkıda bulunmaz” diyerek, şunları kaydetti:
“O zaman sıkıntıların kaynağı orada. Yıllar yılı özellikle sinema tiyatro alanlarda sıkıntıları olan sanat dünyasının sıkıntılarını başkanlığımızı da bizim kabinemiz giderdi. Kendileriyle toplantı yaptık. Ardından bunu görünce ciddi manada ben de üzüldüm. Bırakın onu 3-4 gün önce Haliç Kongre Merkezinde bir tanesi çıkıyor, sloganı atıyor. Attıktan sonra salonun hepsi Haliç Kongre Merkezi temelini atan benim. Ondan sonra AK Parti’li belediyeler Haliç Kongre Merkezini yaptı. Oranın olduğu yer hayvanların kesildiği mezbahaneydi orası. Burada nereye geliyorlar buraya kültür bakanımla Binali Bey, o akşam orada Pazar günü yapılacak bir operetle ilgili eseri izlemeye geliyorlar. Maalesef bu slogan atılmaya başlanıyor. O anda bile başkan adayımız onları sadece alkışlıyor. Kucaklayan kim, Binali Bey. Kucaklanmaya muhtaç olan, olduklarını söyleyen ise orada bu toplumun gerilmesine neden olanlar. Fakat öyle de yapsalar biz yine sabırla bu yola bu şekilde devam edeceğiz. Benim İstanbullu hemşehrilerim bu kardeşini 1994’ten tanır, Binali Beyi bütün hizmetleriyle tanır. Biz buralardan beri tanınan bilinen insanlarız. Marifet iltifata tabidir, iltifatı olmayan marifet zayidir. Sonu iyi olacak diyorum ben de.”

“S-400’le ilgili konuyu bitirdik” 
S-400 konusunda geri adım atma gibi bir şeyin söz konusu olmadığını belirten Erdoğan, “S-400’le ilgili konuyu bitirdik. S-400 konusunda geri adım atma gibi bir şey söz konusu değil o iş bitti. Anlaşmamız temmuz itibariyle S-400 itibariyle bize teslimidir, belki de bunu öne çekecekler. Savunma sistemidir, taarruz sistemi değildir. Taarruzlar karşısında S-400 hemen devreye girer ve güçlü bir menzili vardır. Bu noktada ödeme planları itibariyle Rusya Federasyonu bize bunu uygun şartlarda vermiştir. S-400’ten sonra S-500 söz konusu. S-500 yine bir ortak üretim söz konusu olacak. Şimdi biz bunu yaparken, Amerika diyor ki, F35 uçaklarına uyumlu değil. Böyle bir şey teknik olarak söz konusu değil. Konuyla ilgili zaten NATO genel sekreteri açıklama yaptı. Bir defa bununla ilgili biz ortaklarımızın üyelerimizin herhangi bir silahı alırken, hangisini alsın, almasın bizim bir telkinimiz olmaz, biz üye bir ülke olarak neyi alırsak isabetli olur, olmaz, bunu bilecek kadar teknik bir tecrübemiz var. Generalse, bizde de general var. Stoltenberg bunları söyledi. Ben de ikinci bir alternatif getirdim, patriotları istedik, Obama döneminde istedik. O zaman bize kongre müsaade etmiyor dedi. Bu işin önünü kesen Obama oldu. Peki sen kongreden çıkartabiliyorsan sen çıkart biz patriot da alalım. Hem S-400 olsun hem patriot olsun. Aynı şartlarda hala veremediler. F35’te ise 5 tanesini teslim ettiler, Amerika’da şu an uçaklarımız. Simülatörleri teslim etmediler. Aparatlar buraya gelmedikten sonra bizim burada 7 milyar dolarlık parça üretimimiz var, bir taraftan hazırlıyoruz. Onların da bazı yaklaşımları var, yani ben biraz bize şu anda naz yapıyorlar orta sahada top çeviriyorlar ama bu işin olmayacağı noktasında değilim, er ya da geç F35’leri ve aparatları teslim alacağız. S-400’ler inşallah ülkemize girecek” dedi.