Alman Dışişleri Bakanı Gabriel’in “Türkiye’ye sevkiyatını durdurduk” açıklamasına sert yanıt veren Çelik, “Silah vermemeleri Türkiye’ye zarar vermez. Türkiye kendini egemen bir devlet olarak korur. Ama sadece kendi sınırlarını değil Avrupa’yı da koruyor”dedi.

AB Bakanı Ömer Çelik İngiltere’de açıklamalarda bulundu. AB ülekelerine 22 ve 24’ncü fasılları açılması çağrısı yapan Çelik’in açıklamalarının satır başları şöyle: Avrupa’da yeni bir tablonun önümüze geldiğini görüyoruz. Çinlilere atfedilen bir söz var, “Allah size geçiş dönemi yaşatsın” diye. Biz de bu dönemde gereken çalışmaları yapmak zorundayız. Bu geçiş dönemlerinin şöyle bir özelliği var, kesin veri ve sonuç olmuyor. AB ile ilişkilerin Türkiye ile ilişkileri konusunda Türkiye AB’den uzaklaştı diye açıklama yapılıyor. Bu doğru değil. Darbe girişiminde Avrupa’dan destek görmedik. Avrupa Konseyi Genel sekreter ile yaptığımız görüşmede ilerleme kaydettik.

 

Yapacağımız şey AB ile bir masa etrafında tartışacağız. Bunun da yolu AB’nin müzakere yeteneğidir. Bazı konular olur mesela, bir ülke ile müzakerelerin kesilmesi Brexit gibi. AB’de bunun için bir müzakere masası yoktur, sorun olduktan sonra oluşturulur. Le Pen gibi nefret söylemleri yapanların bir söylemleri var ki, AB diye bir şey yok, Euro’yu tartışıyorlar tek pazarı tartışıyorlar.Almanya’nın AB’ye talimat verir gibi konuşması iyi değildir. AB müzakere yeteneğini korumalıdır. Türkiye ise, ifade hürriyeti konuları AB ile beraber konuşmak istiyoruz. 23. ve 24. fasılları açalım diyoruz fakat AB ön şart sunuyor. Fasılları açmak için ön şart olmaz, kapatmak için ön şart olur.

ALMANYA’NIN TAVRI IRKIÇILARIN ELİNİ GÜÇLENDİRİYOR

Brexit de şu demek: AB eski AB değil. Geçmişteki en önemli özelliği AB’nin krizlerden büyüyerek çıkmasıydı, şimdi 27 ülke birlikteliğini koruyor fakat göçmen meselesini çözemiyorlar. Avusturya gibi ırkçı yönetimler göçmenlere ırkçı söylemlerde bulunuyor. Anketlere göre Merkel ve Schulz’un oyları düşüyor, ırkçı parti AFD’nin oyları düştüğünü görüyoruz. Bu vahim bir konudur. Avrupa’da ırkçı partilerin yükselmesi endişe vericidir. Almanya’nın tutumu ırkçıların elini güçlendirebilir. Biz AB’nin neye dönüşeceğini takip ediyoruz. Gümrük Birliği konusunda Almanya’nın olumsuz tavrı var.
Anketlere göre Merkel ve Schulz’un oyları düşüyor, ırkçı parti AFD’nin oyları düştüğünü görüyoruz. Bu vahim bir konudur. İngiltere birlikten ayrıldıktan sonra bizim de İngiltere ile ticari anlaşmalarımız yeniden şekillenecek. İngiltere’de akademisyenlerle bir araya gelerek radikalleşmeyi tartışacağız.

“RADİKALİZM CAZİP HALE GELDİ”

Ben Avrupa ülkelerine soruyorum ki, neden radikaller cazip hale geldi. Fransız bir yazarın DEAŞ üzerine kitabını burada önerdim. Radikalizmle İslam ile bir arada kullanılması hatadır. Bu bir arada kullanılma durumu radikallerin istediği bir durumdur. Avrupa’da kolaycu bir yol izleniyor. Bir radikal hareket yapıldığında hemen camiler kapatılıyor. DEAŞ gibi ülkelerin kullandığı taktik tarihsel hafızaya gönderme yaparak haçlı seferleri gibi ideolojik bir olaya çevirebiliyor. Biz radikalizmle mücadelede çok tecrübeli bir ülkeyiz. Ülkemizde DEAŞ ve PKK ile beraber uğraşıyoruz.

ALMANYA’YA SİLAH SATIŞI YANITI 

Almanya Dışişileri Bakanı Sigmar Gabriel bizi çok iyi tanır, biz de onu çok iyi tanırız. Türkiye ile Almanya ilişkilerinde böyle davranmak Sigmar’ın vizyonuna da yakışmaz. Yapması gereken Almanya ile Türkiye arasında köprü kurmaktır. Silah satış mevzusu ise Türkiye bu silahları DEAŞ ve PKK için kullanıyor. Silah vermemeleri Türkiye’ye zarar vermez. Türkiye kendini egemen bir devlet olarak korur. Ama sadece kendi sınırlarını değil Avrupa’yı da koruyor. Günübirlik konuşulacak bir konu değil. Ben Sigmar Gabriel’e öneriyorum ki, seçime giderken daha dikkatli açıklamalar yapması gerekir, bu Türkiye için doğru Almanya için gerekli bir yaklaşım olur

CUMHURBAŞKANI VE TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN İTİBARI KIRMIZI ÇİZGİMİZDİR

AB Bakanı, “Ben prensip olarak TC’nin Cumhurbaşkanı ve TC’nin itibarı konularının kırmızı çizgimiz olduğunu onlara defalarca belirttim.