BU KALP SİZİ UNUTUR MU

Enver ağabey’i anıyoruz

Dile kolay tam dört yıl oldu Enver Ören Ağabey’in acı haberiyle yüreğimiz burkulalı, dört hüzün dolu sene…

[mks_separator style=”solid” height=”1″]

Geçen zamanda kötü hadiselere de sevinçli anlar da şahit olduk ama en derinde onun firak ateşini hissettik hep…

En az buz kesmiş bedenimiz kadar soğuk, burkulmuş yüreklerimiz kadar puslu bir günde kaybettik Enver Ören Ağabey’i… Dile kolay tam dört yıl oldu Enver Ağabey’den ayrı düşeli, dört hüzün dolu sene… Kötü hadiselere de şahit olduk, sevinçli anlar da yaşadık bu dört yılda ama en derinde onun firak ateşini hissettik hep… Zira insanlar güzel ahlak nedir okumuştular lakin O, bunun yeryüzündeki müşahhas hâliydi. Cemiyetin beyefendisi idi ama Ehl-i sünnetin de hamisiydi aynı zamanda… Merhametli bir patrondu; temizlik işçisinden genel müdürüne kadar… Acıması deryalar kadar genişti, öyle ki derdini bırakır kendisine kötülük edenlerin akıbetine üzülürdü… Cömertlikte de âdeta bir abideydi, muhtaçlara sarf ettiklerinin hesabı yoktu… Her tanıştığı kişinin yüreğine dokunan, iyi ve kötü ayırt etmeksizin sevgi saçan bir “Ağabey’di” O…

Mazhar Geylani Amca

TAHTA BAVULLA YOLA ÇIKTI

Batı Anadolu’nun küçük bir ilçesi olan Honaz’da hayata gözlerini açtı Enver Ağabey… Cömertliğiyle tanınan demir yolu çalışanı Nazif Efendi ile tam bir Osmanlı kadını olan Melike Hanım’ın oğluydu. Güzel ahlakının ve maneviyatının temelleri onlar tarafından atıldı. 15 yaşında babasını kaybetti. Fakat Nazif Efendi’nin kendisine bir vasiyeti vardı: Yüksek tahsil yapacak ve asla namazlarını bırakmayacaktı… Enver Bey, okumak istiyordu ancak zor durumdaki validesinin bunu karşılamaya gücü yoktu. Ücretsiz tahsil görebileceği bir mektep bulmalıydı. Bu yüzden İstanbul’a, Kuleli Askerî Lisesine doğru yola koyuldu… Ailesine veda ederek, Pamukkale Ekspresi’nin harap vagonlarından birinde, elinde tahta bavulu, kafasında hayalleriyle İstanbul’a ulaştı. Fakat bu koca şehirde karşılaşacakları, hayallerinin çok ötesindeydi…

HER ŞEYİNİ O’NA BORÇLUYDU

Kuleli’de, “her şeyini borçlu olacağı” ve 47 sene yanından ayrılmayacağı hocasıyla tanıştı. İsmi Hüseyin Hilmi Işık Efendi olan kimya hocasından, maddenin bilinen hâllerinin yanında “bilinmeyenlerini” de öğrendi. İyi bir Müslüman ve iyi insan nasıl olunur O’ndan dinledi. Hilmi Efendi’nin kızlarıyla evlenerek de, hocasına damat oldu. Enver Ağabey, Seyyid Abdülhakîm Arvâsî’nin talebeleriyle de tanıştı. Abdülhakîm Efendi’nin oğlu Müftü Mekki Efendi’den ders aldı. Mekki Efendi, kendisine “Zeynü’l-Mecalis” (Meclislerin Ziyneti) adını taktı. Enver Ağabey, askerî

H. Hilmi Efendi’yle birlikte…

liseden sonra Fen Fakültesini bitirdi. Bahriye’de yedek subaylık yapıp 1966’da Napoli’ye gitti. İki sene sonra memlekete dönerek, akademisyen oldu. Doktorasının bitimine iki ay kala, Hocasının arzusu üzerine asistanlığı bırakıp gazeteciliğe başladı. 1970 yılında bütün hizmetlerinin çekirdeği mahiyetinde olan Hakikat (sonraki adıyla Türkiye) gazetesini kurdu. Bu küçük gazete, o zamana kadar hep sükût etmek zorunda kalmış bir kesimin sesi oldu. Türkiye gazetesi, basındaki prestijini giderek yükselterek, tiraj rekorları kırdı. İnsanlara hizmeti hayatına şiar edinen Enver Ağabey, yeni müesseseler de kurarak eğitimden finansa, inşaattan sağlığa kadar birçok sahada faaliyet gösterdi.

GÜLEN YÜZÜ HİÇ SOLMADI…

Anadolu’nun temiz evlatlarıyla birlikte, devletine karşı gelmeden fakat prensiplerinden de taviz vermeden, büyük hizmetler ifa etti. Gülen yüzünü asla soldurmadı; gündüz güldü, geceleri gözyaşı döktü… Dünyanın gidişatından haberi olmayanlar onun faaliyetlerini anlamayıp tenkit etse de, sevenleri daima çok oldu. Hüseyin Hilmi Efendi’nin çeşitli dillerde neşrettiği kitapların dünyaya yayılmasına çalışan Enver Ağabey, çok sıkıntılar çekti, sağlığını kaybetti ama gayelerinden asla vazgeçmedi. Kendisine iki defa böbrek nakli yapılan Enver Ağabey’i gördüğü tedaviler çok yordu. Enver Ağabey, 22 Şubat 2013 tarihinde saatler 21.30’u gösterirken hayata gözlerini kapadı. Vefatı sevenlerini ve bütün Türkiye’yi gözyaşlarına boğdu… Kayınpederi Hüseyin Hilmi Işık Efendi’nin Eyüp sırtlarındaki kabri yanına defnedildi. Yerine, oğlu Ahmet Mücahid Ören’i yadigâr bıraktı…

 

[mks_separator style=”solid” height=”1″]

AHMET MÜCAHİD ÖREN ENVER AĞABEY’İ ANLATTI

‘Kimse yanmasın’ maksadıyla yaşadı

Enver Ören Ağabey, vefatının 4. yıl dönümünde sevenleri tarafından, çok hususi bir programla yâd edildi. 19 Şubat Cumartesi akşamı İstanbul’daki Bahçelievler İhlas Koleji Konferans Salonu’nda Enver Ağabey’i anma faaliyeti tertiplendi. Hayati İnanç’ın sunumuyla gerçekleştirilen ‘’Bir Enver Ağabey Vardı’’ isimli programa İhlas Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Mücahid Ören’in yanı sıra çok sayıda seveni katıldı. Programda, Enver Ağabey’in çocukluk yıllarından Kuleli Askerî Lisesine girişine, meslek hayatına başlayıp holding kurmasına kadar bütün hayatı aktarıldı. Siyasiler, sanatçılar, gazeteciler, yapımcılar ve sevenlerinin dilinden Enver Ağabey’in anlatıldığı videolar gösterildi.

Programda konuşan Ahmet Mücahid Ören, merhum babası Enver Ağabey hakkında bir hatırasını paylaştı. Büyüdüğü evde Enver Ağabey’in her sabah kalkarak soba yaktığını söyleyen Ören “Babam soba yanmış mı diye bakarken kendi kendine bir şeyler mırıldanırdı. Dinlediğimde ‘Ya Rabbi ateşte yakma, Ya Rabbi kimseyi yakma!’ dediğini duyardım.” ifadelerini kullandı.

HAKKI ÖDENEMEZ…

Ören, ardından şu menkıbeyi anlattı: Bir gün Hazreti Cebrail, Resûlullah’a (aleyhisselâm) gelerek “Ya Resûlallah, Ebû Bekir bir dua yaptı. Kıyamet günü imanlar tartılıp, onun imanı kefenin bir tarafına, diğerlerinin imanı kefenin diğer tarafına konulsa Ebû Bekir’in imanı daha ağır gelir.” dedi. Efendimiz de, sa
bah Hazreti Ebû Bekir’e nasıl bir dua ettiğini sordular. Hazreti Ebû Bekir şöyle cevap verdi: Ya Resûlallah, akşam Kur’ân-ı kerim okuyordum. ‘Cenab-ı Hak cenneti de cehennemi de dolduracağım.’ buyuruyor. Bunu okuyunca dondum kaldım ve dedim ki: Ya Rabbi kıyamet günü benim vücudumu o kadar büyük yap ki, ben tek başıma cehennemi doldurayım. Senin bu emrin yerine gelsin, başka kimse yanmasın…

“Bu haslet ve iman nadir insanlarda olur.” diyen Ahmet Mücahid Ören şöyle devam etti: Enver Ağabey böyle bir insandı. Hayatı boyunca “Aman ben üzüleyim, o üzülmesin, sonunda kimse yanmasın!” maksadı için yaşadı. Bize öyle bir miras bıraktı ki, senede bir yâd edilerek hakkı ödenemez. Her gün onun bıraktığı bu yolda ilerlemek, çok çalışmak, bıraktığı işlere, arkadaşlara ve kıymetli nasihatlerine dört elle sarılmak gerek.

[mks_separator style=”solid” height=”1″]

İNANAMADILAR…

Bu gazetenin arkasında kim var

Enver Ağabey şöyle anlattı: Türkiye gazetesi bir ara Mehmet Ali Türksever’in Güneş matbaasında basıldı. Bana “Bu gazetenin arkasında kim var?” diye sordu. Kulağına eğildim. “Allah var.” dedim. İnanmadı; teminat mektubu istedi; bulup verdik. Seneler sonra birkaç gazete patronu ile toplantı hâlinde iken geldi. Gözleri artık görmüyordu. Bastonunu yere vurarak “Arkamda şunlar var diyen battı… Arkamda örtülü ödenek var diyen (Yeni Ekspres) battı… Arkamda Allah var diyen batmadı, batmaz.” dedi.

[mks_separator style=”solid” height=”1″]

SON NASİHATİ…

Âlimleri seven ölüm acısı çekmez

Enver Ağabey, son sohbetinde şöyle buyurmuşlardı: İnsanlar ne dereceye çıkarsa çıksın, ne makam elde ederse etsin, ne keramet gösterirse göstersin, namaz şarttır. Bir vakit namazı kaçırırsa hepsi sıfır olur. Sil, yeni baştan başlamak icap eder. Bir binanın iskeleti olmazsa içi ne kadar süslü olsa o ev noksandır. Binanın iskeleti insanın ibadetleridir. Onu tam yapmazsa o bina işe yaramaz, kullanılamaz hâle gelir. Ehl-i sünnet âlimlerini tanıyıp seven ölüm acısı çekmez, kabir azabı çekmez, mahşer azabı çekmez. Hepinizi Allahü teâlâya emanet ediyorum. Aaah, bir zamanlar maziye bak, ne kadar gençtik…

[mks_separator style=”solid” height=”1″]

KÜLTÜR HİZMETİ…

Değerlerimizi insanlara tanıttı

Enver Ağabey, yayılmasına vesile olduğu Hakikat Kitabevi’nin kitaplarının yanı sıra sayısız kültür hizmetine imza attı. Aziz Mahmud Hüdayi, Mehmed Emin Tokadi, Hacı Bayram-ı Veli gibi zatların hayatlarını kitaplara ve beyazperdeye aktartarak, Anadolu’nun değerlerini insanlara tanıttı. Aynı zamanda hazırlattığı çeşitli ansiklopedilerle, millî ve manevi kültürümüzün canlanmasında mühim bir rol üstlendi. Bütün bu hizmetleri, demokrasinin çok da parlak olmadığı yıllarda, büyük bir incelikle ifa etti.

[mks_separator style=”solid” height=”1″]

YERİ BAŞKAYDI…

Milletehizmet etmek için varız

Enver Ağabey, Harun ve Kayıhan Osmanoğlu ile…

Enver Ağabey’in gönlünde, kitapların ve Türkiye gazetesinin yeri bambaşkaydı… Kendisi âdeta, bütün ticari faaliyetlerini, bunların devamı için inşa etmişti. Türkiye gazetesi, belki de bu yüzden Türk basınında sahibi değişmeyen tek gazete oldu. Enver Ağabey, şöyle demişti: Bu gazeteyi milletimize ve devletimize hizmet niyetiyle çıkardık. Onu her zaman milletimizin bir emaneti olarak gördük. Hiçbir zaman kendi menfaatlerimiz için kullanmadık

[mks_separator style=”solid” height=”1″]

“Sayın Enver Ören sessiz çoğunluğun sesi olmuştur”

ENVER ÖREN AĞABEY’İN 4. VEFAT YIL DÖNÜMÜNE İLİŞKİN SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZIN MESAJLARI

Vefatının 4. sene-i devriyesinde merhum Enver Ören Beyefendi’yi hürmetle yâd ediyorum.

Rahmetli Enver Ören gazeteci, biyolog ve iş adamı olmasının yanında, ömrünü ülkesi ve milleti için harcayan bir gönül insanıydı.

Ülkemizin en büyük holdinglerinden biri olan İhlas Grubu’nun Enver Abi’si, Türkiye’nin içinden geçtiği çok çetin günlerde daima doğrunun, yerli ve millî olanın yanında bir duruş sergilemiştir.

O, birimizin sıkıntısı hepimizin sıkıntısı diyerek başladığı iş hayatında binlerce kişiye istihdam sağlamıştır.

Hepsinden öte milletin değerlerinin tahkir edildiği, bu ülkenin öz evlatlarının parya muamelesi gördüğü bir dönemde Enver Ören, Türkiye gazetesi, TGRT ve İHA’nın sessiz çoğunluğun sesi ve nefesi olmasına da özen göstermiştir.

Yetiştirdiği gazeteciler, yazarlar, yöneticiler ile basın-yayın hayatımızda bir okul vazifesi gören söz konusu medya kuruluşları, günümüzde de önemli bir rol oymaktadırlar.

Son vazifelerini ifa etmek üzere Eyüp Sultan Camii’ni dolduran on binler, Enver Ören Beyefendi’nin geride bıraktığı mirasın en güzel delilidir.

Beka âlemine irtihalinin 4. yılında Enver Ören Beyefendi’ye bir kez daha Cenab-ı Allah’tan rahmet niyaz ediyor; ailesine, yakınlarına, sevenlerine ve İhlas camiasına sabırlar diliyorum.

Bir dava, eğer millet sahip çıkarsa yürür ve büyür” diyen, “Muvaffak olmak için mütevazı olunuz” tavsiyesinde bulunan Enver Ören’in gönül imbiğinden damıttığı hikmetli sözlerinin değeri her geçen gün çok daha fazla anlaşılıyor.

Merhum Enver Ören’in koyduğu ilkeler ve çizdiği prensipler çerçevesinde, Türkiye gazetesi, TGRT ve İHA’nın gelecekte de değerlerimizden taviz vermeden hak ve adalet mücadelesini sürdüreceğine inanıyorum.

[mks_separator style=”solid” height=”1″]

 

TGRT HABER ÖZEL YAYIN SAAT 22.00’DE

 

Yorumla

Buraya yorumunuzu yazabilirsiniz