KÖLN – Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB), 40 yıllık deneyimiyle toplumsal hassasiyet ve beklentileri gözeten, dini ve teolojik öğretim geleneğine sahip Almanya’daki en büyük İslami dini cemaattir. Bu hususta, diğer alanlarda olduğu gibi, uzun yıllardır topluma din hizmeti ve manevi rehberlik sunan akademik açıdan da deneyimli din görevlilerinin katkısı önemli bir yere sahiptir. Ancak DİTİB, son on yıldır dil becerileri ve imamların sosyal entegrasyonu konusunda yoğun sosyo-politik tartışmaların odak noktasında olan değişim ihtiyacının da farkındadır. DİTİB’in 2006 yılında, birinci Alman İslam Konferansı’na (AİK) davet edilmesinden ve Almanya’da eğitim gören ilahiyatçılara yönelik ilk siyasi taleplerden önce Uluslararası İlahiyat Programı’nı (UIP) başlatması ve Almanya’da Müslüman ilahiyatçılar yetiştirmeye yönelik eğitiminin temelini atmak amacıyla Frankfurt am Main’daki Goethe Üniversitesi’nde finanse edilen bir kürsünün kurulmasına öncülük etmesi tesadüf değildir. Bu çizgide ilerleyen DİTİB, 2019 yılında Dahlem’de din görevlileri için kendi imam eğitim programını başlatmıştır. Bu yıl 26 Şubat’ta seçilen mevcut DİTİB Federal Yönetim Kurulu, önceki yönetimler tarafından başlatılan dini cemaat statüsü ve kamu tüzel kişiliği olarak tanınma yolundaki federal eyaletlerdeki çabaları yeni bir seviyeye ve profesyonelliğe yükseltmeyi kendisine hedef olarak belirlemiştir. Bu hedef, imamların Almanya’da sosyalleşme sürecini yoğunlaştırmayı da içermektedir. Bu çerçevede DİTİB, Federal İçişleri Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı ile devam eden görüşmelerin bir parçası olarak imam eğitiminin yaygınlaştırılması için yeni bir konsept geliştirmiş ve sunmuştur. Bu konsept önerisi, görüşmelere katılan tüm taraflarca olumlu karşılanmış ve önümüzdeki yıllarda, yılda 100 imamın eğitilmesini sağlamak amacıyla maddi kaynak oluşturma noktasında DİTİB’e destek sözü verilmiştir. Bu husus, kurumun mali ve insan kaynaklarını zorlayacak olsa da DİTİB’in din hizmetleri alanındaki uzmanlığını ve profesyonelliğini sürdürmesi için son derece önemli bir aşamadır. Mesleki standartlar açısından herhangi bir geri adım atılmaması ve eğitim için bir ön koşul olarak İslam ilahiyatı alanında lisans derecesine sahip olma şartının korunması büyük önem taşımaktadır. Konsept ve uygulama hakkındaki detayları önümüzdeki yılın başında kamuoyu ile paylaşacağız. Bu çerçevede yetiştirilen yeni din görevlileri, Almanya’daki Müslümanlar ve tüm Alman toplumu olarak çok şey borçlu olduğumuz Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Türkiye’den geçici süre ile gönderilen din görevlilerinin yerini alacaklardır. Bu proje ile 5 Temmuz 1984’te kurulan DİTİB 40. yıldönümünde yeni bir dönemi başlatmış olacaktır.
Yorumla