Polonya’nın ‘adalet’ reformu, İngiltere’nin ‘Brexit’i, mülteci yükünü çeken güney ülkelerinin isyanı, Batı’da yükselişe geçen aşırı sağcılar
Avrupa Birliği’nde (AB) yaz tatilinin başlamasıyla yoğun diploması temposu hafiflemiş olsa da kıtada çözüm bekleyen sorunlar, Birliği sakin döneminde de meşgul ediyor. AB bir taraftan Polonya’da yargı reformuna ilişkin yasa tasarılarının uygulanma ihtimalini yakından takip ederken diğer taraftan birlikten ayrılma müzakereleri yürüten İngiltere’nin iç siyasetini dikkatle izliyor. Afrika’dan İtalya’ya gelen sığınmacıların yeni bir kriz potansiyeli taşıması, Almanya ve Avusturya’daki seçimler ile İspanya’da Katalanların bağımsızlık girişimleri, AB’nin dikkatini odakladığı diğer önemli konular arasında yer alıyor.
POLONYA HASSAS KONU
Polonya’da iktidardaki Hukuk ve Adalet Partisi’nin (PiS) yargıda reform tasarısındaki 4 madde, AB yetkilileri tarafından “ciddi endişe verici” olarak nitelendiriliyor. Bunun onaylanması ve uygulanması durumunda AB’nin harekete geçeceği açıklamıştı. Polonya Devlet Başkanı Andrzej Duda 2 yasa tasarını veto etmiş, diğer 2 maddenin tartışmaya devam edildiği belirtilmişti. AB ise özellikle yüksek yargı hakimlerinin görevden alınması ya da emekliliğe zorlanması durumunda, Polonya’nın AB Konseyindeki oy hakkının elinden alınmasıyla sonuçlanacak 7. maddeyi uygulamaya koyacağını duyurmuştu. AB, Polonya’ya resmi bir mektup yollayarak sorunu bir ay içinde çözme çağrısında bulunmuştu.
MÜLTECİLER ‘KÂBUS’ OLDU
AB ile Türkiye arasında 2016’da imzalanan sığınmacı mutabakatının 2015 yılında Doğu Akdeniz’den gelen sığınmacı akınının oluşturdu
ğu krizi rahatlatmasının ardından, Afrika’dan İtalya’ya gelen sığınmacıların Avrupa’yı yeniden zora soktuğu görülüyor. İtalya, AB’nin sığınmacı akınıyla ilgili tedbir almaması durumunda sığınmacıları getiren kurtarma botlarına limanlarını kapatacağını açıklamıştı. AB ise karşı önlem olarak Libya gibi yoğunluklu olarak sığınmacıların geldiği ülkelere yardımı arttırıyor ve şişme botların ihracını önlemek gibi kısıtlayıcı tedbirler almaya çalışıyor. Ancak AB’nin sığınmacı akınıyla esas olarak baş etmek için ortaya koyduğu zorunlu kota sistemiyle İtalya ve Yunanistan’dan 160 bin sığınmacının başka üye ülkelere yerleştirme sistemi başarılı olamıyor.
İNGİLTERE BAŞ AĞRITIYOR
AB ile İngiltere hükümeti arasında Brexit müzakereleri devam ederken, İngiltere Başbakanı Theresa May hükümetine yönelik eleştirilerin artması ve May’in istifaya zorlanması ihtimali, AB içinde endişe verici bir durum olarak değerlendiriliyor. Brexit müzakerelerinin sorunsuz bir şekilde devam etmesi yönünde İngiltere’de “siyasi istikrarı” tercih eden AB yetkilileri için hükümetin değişmesi, Brexit yol haritasının da değişmesi anlamına gelebilir. Taraflar özellikle vatandaşlık hakları, mali anlaşma ve sınırlar konusunda yoğun görüşmelere yaz aylarında da devam edecek. May’in kuracağı azınlık hükümetine Kuzey İrlanda’nın aşırı sağcı Demokratik Birlik Partisinin (DUP) desteğini istemesi ülke genelinde tepkiye neden olmuştu.
AŞIRI SAĞ BÜYÜK TEHDİT
Avrupa, Hollanda ve Fransa’da yapılan seçimlerde aşırı sağcı partilerin başarı elde edememesi sonrasında bir anlamda nefes alsa da, ırkçı ve yabancı düşmanı söylemleriyle aşırı sağcı partilerin yakın gelecekteki seçimlerde oyunu arttırma ihtimali halen AB’yi tedirgin etmeyi sürdürüyor. Almanya’da 24 Eylül’de gerçekleşecek genel seçimde Almanya Başbakanı Angela Merkel’in Hristiyan Demokrat Birliği partisinin çoğunluğu elde edeceği düşünülüyor. Ancak seçimde Almanya’daki aşırı sağcı ve popülist “Almanya için Alternatif” (AfD) partisinin muhtemel başarısı endişeye sevk ediyor. Merkel’in özellikle sığınmacı politikasına karşı bir tutum takınan AfD yerel seçimlerde başarı elde edememiş olsa da parti Almanya’nın bazı bölgelerinde popülaritesini korumayı sürdürüyor.
SEÇİMLER KESTİRİLEMİYOR
Almanya iç siyasetinin “değişken” olduğunu savunan Avrupa Dış İlişkiler Konseyi Başkanı Piotr Buras, 2017 seçimlerine ilişkin bir tahmin yapmanın zor olduğuna dikkati çekiyor. Buras, “Alman siyaseti şu anda çöküntü içinde. AfD yükseliş kaydederken ana parti destek kaybediyor” dedi. Diğer taraftan AB’nin 15 Ekim’de Avusturya’da seçimleri de yakından takip edeceği düşünülüyor. Öyle ki, Avusturya 1950 yılında Naziler tarafından kurulan aşırı sağcı FPÖ yüzünden AB tarafından ilk defa müeyyide uygulanan ülke olarak dikkati çekiyor.
Yorumla