Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş: İslam ve Türkiye düşmanlığının Avrupa siyasetine katkısı olmaz

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Avrupa’da artan yabancı düşmanlığının, İslam düşmanlığının, göçmen karşıtlığının ve Türkiye düşmanlığının Avrupa’nın siyasetine, geleceğine en ufak bir katkısı olmayacağını söyledi.

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Avrupa’da artan yabancı düşmanlığının, İslam düşmanlığının, göçmen karşıtlığının ve Türkiye düşmanlığının Avrupa’nın siyasetine, geleceğine en ufak bir katkısı olmayacağını bildirerek, “Bu yanlış bir yoldur. Bu artan ırkçılığın Türkiye-AB ilişkilerini zehirlemesine de müsaade edilmemesi gerekiyor.” dedi.

Belçika Diyanet Vakfını ziyaret eden Kurtulmuş, Din İşleri Müşavir Vekili Adil Şahin ve Vakfın yönetim kurulu üyeleriyle bir araya geldi, çalışmalarla ilgili bilgi aldı.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Almanya’nın Duisburg şehrinde Ramazan Bayramı’nın birinci günü aracını park ederken Alman polisleri tarafından darp edilen Türk vatandaşı Mehmet Kara ve eşi Neriman Kara ile de vakıf binasında bir araya geldi.

Olaydan dolayı geçmiş olsun temennisini ileten Kurtulmuş, güvenlik kameralarından tespit edilen polislerden birisinin açığa alındığını ve diğerlerine ilişkin işlemlerin sürdüğünü aktardı. Böyle vahim bir olayın Avrupa’da gerçekleşmiş olmasının, Avrupa’daki yabancı düşmanlığının geldiği boyutları göstermesi bakımından önemli olduğunu söyleyen Kurtulmuş, şöyle konuştu:

“Avrupa’da uzunca bir süredir devam eden ve esas itibarıyla bizi ilgilendirmekten daha çok Avrupa’nın geleceğini ilgilendiren çok vahim bir gelişme var. Aşırı sağcı, ırkçı akımlar Avrupa’da gelişiyor. Yabancı düşmanlığı, göçmen düşmanlığı ve özellikle İslam düşmanlığı karşıtlığı üzerinden, Türkiye düşmanlığı ve bunun somut göstergesi olarak da Sayın Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan’a karşı bir karşıtlık, düşmanlık gelişiyor. Avrupa’da zaman zaman bu örnekte görüldüğü gibi, vatandaşlarımızın karşılaşmış oldukları tacizler, baskıları da bu kampanyanın, bu siyasi gelişmenin bir parçası olarak görüyorum ve son derece yanlış olduğunu ifade etmek istiyoruz.”

Olayın ardından ilgilerinden dolayı Alman yetkililere teşekkür eden Kurtulmuş, “Bu olaylara karışmış olan polisin bir şekilde açığa alınması, diğerleriyle ilgili sürecin devam ediyor olması önemlidir. Yani burası bir orman değildir. Orman kanunlarının geçerli olduğu bir yer değildir. Avrupa Birliğinin, kendi değerlerinin olduğu iddia edilen bir yerdir. Burada insan haklarına saygı, insanların özgürce yaşam haklarına saygı gösterilmesi en doğal hususlardan birisidir. Maalesef bu hiçe sayılarak Mehmet Kaya Bey, o gün ciddi bir şekilde taciz edilmiştir. Kendisine geçmiş olsun diyorum.” değerlendirmesinde bulundu.

“Her vesileyle de Avrupalı dostlarımızı uyarıyoruz”

Numan Kurtulmuş, Avrupa’da yaklaşık beş milyona yaklaşan bir Türk nüfusunun bulunduğunu anımsatarak, burada yaşayan Türklerin hiçbir şekilde yalnız olmadığını ifade etti. Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak, Türkiye’yi yönetenler olarak, buradaki kardeşlerimizin yanındayız, arkasındayız, bütün müşküllerinin, sıkıntılarının halledilmesi için üzerimize düşen her türlü sorumluluğu yerine getirmeye gayret ediyoruz. Her vesileyle de Avrupalı dostlarımızı uyarıyoruz. Bu artan yabancı düşmanlığının, İslam düşmanlığının, göçmen karşıtlığının ve Türkiye düşmanlığının Avrupa’nın siyasetine, geleceğine en ufak bir katkısı olmayacaktır. Bu yanlış bir yoldur. Bu artan ırkçılığın Türkiye-AB ilişkilerini zehirlemesine de müsaade edilmemesi gerekiyor.”

“Yalnız olmadığımızı hissettirdiniz”

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Avrupa’nın her yerinde beş milyonluk Türk nüfusunun, buradaki topluluklarla son derece uyumlu, iyi entegre olduğunu söyledi.

Türklerin, yaşadıkları ülkelerde en ufak bir zararı olmadığını belirten Kurtulmuş, “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmanın ötesinde bir çok vatandaşımız çifte vatandaşlığı da kullanıyor. İkinci nesil artık tamamen buralı, 3’üncü nesil hepten buralı. Dolayısıyla bizim buradaki Türk varlığımız, Allah’ın izni ile kıyamete kadar bu topraklarda yaşayacak, Avrupa kıtasında yaşayacak ve Avrupa kıtasının gelişmesine katkı sunacak uyumlu yurttaşlar, vatandaşlar olarak buradaki varlıklarını sürdürecekler. Bu tür şiddet olaylarının hele hele devletin gücünü temsil eden makamlar tarafından uygulanmış olması asla kabul edilemez. Demokratik standartlarla bağdaştırılamaz.” ifadelerini kullandı.

Mehmet ve Nermin Kara çifti de Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş’a ilgilerinden dolayı teşekkür ederek, “Şu iki hafta içerisinde yalnız olmadığımızı, Türkiye’nin arkamızda olduğunu hissettirdiniz.” dedi.

Kurtulmuş, bir gazetecinin AB-Türkiye ilişkilerine ilişkin sorusuna şu yanıtı verdi:

“Biz Türk tarafı olarak bu gerginliğin sebebi, müsebbibi değiliz, tarafı değiliz. Bunların bir şekilde azaltılması, Türkiye-AB ilişkilerinde yeniden bir olumlu ivmenin kazanılabilmesi için Türkiye olarak görüşlerimizi hem Komisyona hem Avrupa Parlamentosu başkanına ifade edeceğiz. Karşılıklı olarak yapıcı bir görüşme olacağını ümit ediyorum. Biz Türkiye olarak bundan sonra yolumuza devam edeceğiz. Bütün yapıcı tekliflerimizi kendileri ile paylaşacağız.”

“249 şehidimize karşı can borcumuz var”

FETÖ’nün 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimine ilişkin bir soru üzerine de Kurtulmuş, Türk milletinin darbecilere karşı duruşunun Türkiye demokrasisi bakımından tarihe altın harflerle yazılmış bir dönüm noktası olduğunun altını çizdi. Kurtulmuş, bunun bütün dünya demokrasileri için örnek teşkil ettiğine dikkati çekerek, “Bir halk topun, tüfeğin, helikopterin, uçağın karşısına dikilebilir ve darbeci hainleri engelleyerek demokrasisine sahip çıkabilir. 21. Yüzyılda dahi bu olabilir. Türkiye bunu gerçekleştirmiştir, Türk halkı bunu ispat etmiştir. Eğer bugün Türkiye varsa, doğru yolda ilerliyorsa, mesela biz bugün Brüksel’de bu binada görevimizin başında devam ediyorsak 249 şehidimize karşı can borcumuz var. 80 milyon yurttaşımızın bütün bu şehitlerimize karşı can borcumuz var. 2 binin üzerindeki gazilerimize, ve o gün meydanlara çıkan milyonlarca vatandaşımıza karşı can borcumuz var.” diye konuştu.

“Bu sadece Türkiye demokrasisinin değil, dünya demokrasisinin en önemli kazanımlarından birisidir.” ifadesini kullanan Kurtulmuş, şunları söyledi:

“Hiç abartmadan söylüyorum, bizim için nasıl bu bir Çanakkale destanı gibi, Kurtuluş Savaşı gibi büyük bir istiklal ve istikbal mücadelesi kazanımı ise, Avrupa demokrasileri bakımından da en az Fransız Devrimi kadar değerli bir gelişmedir. Dolayısıyla bunun Avrupa’ya, Batılı milletlere de anlatılmasında çok büyük fayda var. Bunu anlatacağız.”

15 Temmuz’u ve FETÖ’yü anlatmak için faaliyetlerde bulunulduğunu aktaran Kurtulmuş, “Maalesef bazı ülkelerde bizim bakan arkadaşlarımızın Türk toplumuyla buluşmasına müsaade edilmedi ve toplantılar gerçekleşmedi. İnşallah bu akşam burada biz Brüksel’deki vatandaşlarımızla bir araya geleceğiz, yarın da nasip olursa Strazburg’daki kardeşlerimizle bir araya geleceğiz. Hem Belçika hükümet yetkililerine, hem Fransız yetkililere teşekkür ediyorum. Doğrusu budur. Yani eğer demokrasi varsa demokrasinin temel kurallarından birisi fikir özgürlüğüdür. Bir siyasetçi kendi halkıyla buluşmazsa, buna müsaade etmezseniz, nasıl demokrasiden bahsedeceksiniz?” açıklamasını yaptı.

“Bunun geçici bir süreç olduğunu düşünüyorum”

Eylül ve ekim aylarında Almanya ve Avusturya’da seçimlerin olduğunun hatırlatılmasının ardından Türkiye’den giden bakan ve milletvekillerine yönelik engellemelerin nedenine ilişkin soruyu Kurtulmuş, 2014’teki cumhurbaşkanlığı seçimini hatırlatarak yanıtladı. Kurtulmuş, o yıl Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aday olarak Avrupa’nın birçok kentinde yapılan toplantılara katıldığına işaret ederek, “Yani ne değişti de 2014’ten 2017’ye ya da 2016’da ne değişti de bunlar ortaya çıktı?” sorusunu yöneltti.

Numan Kurtulmuş, şunları kaydetti:

“Değişen şey, Avrupa’nın kendi iç siyasetindeki dengelerdir ve özellikle üzülerek ifade ediyorum ki, artan milliyetçi ve yabancı karşıtı, siyasi dalganın ciddi bir şekilde Avrupa siyasetini etkilemesidir. Almanya’da da, Avrupa’da da, Avusturya’da da maalesef diğer ülkelerde de makul, mutedil siyasetçiler bu etki altındadır. Dolayısıyla bunun geçici bir süreç olduğunu düşünüyorum. Yeniden bu dalga geçer ve inşallah Avrupa’daki karar vericiler de makul olan neyse ona göre hareket ederler, ona göre karar verirler diye ümit ediyorum.”

Yorumla

Buraya yorumunuzu yazabilirsiniz