Ankara Arena Spor Salonu’nda, “İnsan İçin Orman, Ekonomi İçin Orman” programında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yıllarca bize ‘Avrupa Birliği kriterleri’ diyerek dayattıkları ne varsa şimdi hepsini kendileri ayaklar altına alıyorlar. Şu 16 Nisan bir bitsin, 16 Nisan bittikten sonra masaya oturacağız, konuşacağız. Bu devran böyle yürümez, gereği neyse Türkiye olarak da biz bunu yaparız. Hollanda’da yerlerde sürüklenen o benim Hüseyin Kurt kardeşimin hesabını soracağız” ifadelerini kullandı.
İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasından satır başları:
Nevruz insanla tabiat arasındaki karşılıklı sevgi, saygı ve dayanışmaya yönelik ilişkinin sembolüdür. Buradan tüm vatandaşlarımızın, tüm soydaşlarımızın Nevruz bayramını tebrik ediyorum.
Bizler beşer planında hiçbir gücün karşısında eğilmedik. Bizler sadece Rabbimiz’in karşısında rükuda ve secdede eğiliriz. Başkası asla.
Tıbbi aromatik bitkilerinin üretimini ve ticaretini yaygınlaştırarak vatandaşlarımıza önemli bir gelir sağlamak istiyoruz. 81 ilde tabiat turizmi seferberliği başlatıyoruz. Tabiat turizminde dünyanın ilk 5 ülkesi arasına girmeyi hedefliyoruz. Afrika’daki büyük yeşil duvar projesine destek oluyoruz.
‘BİZİM BİR İKTİSAT AHLAKIMIZ VAR’
Türkiye geçtiğimiz 14 yılda ormanlar konusunda da adeta bir devrim gerçekleştirmişti. Orman varlığımızı 1,5 milyar hektar artırarak bu konuda dünyada ilk sırada yer aldık. Bizim bir iktisat ahlakımız var. Bu ahlakın temelinde sömürme değil üreterek kazanma, başkası hesabına değil kendisi hesabına çalışma bulunuyor.
Ecdadımız bir tek dalın koparılmasına razı değildi. Bizlerin de yeni nesilleri aynı anlayışla yetiştirmemiz gerekiyor. Şehirlerin etrafı çirkin gecekondularla bezenirken dahi çevre hassasiyeti, elden bırakılmadı. Bahçelerine ağaçlar dikildi, çiçeklerle bezendi. O gecekonduların çoğu bugün şehirlerimizi adeta istila eden çelik ve cam yığını binalardan daha kişilikli daha özgündü.
Sayın Sezer döneminde aynı ekolden geldikleri halde merhum Ecevit’le anayasa kitapçığı fırlatma hadisesi yaşadık. Ve ertesi gün ekonomimin ne hale geldiğini hatırlayın. 1960, 1971, 1980’de darbe yapanların gücü sistemin zayıflığından geliyordu. Farklı güçlerden de destek alıyorlardı.
‘NASIL PASLAŞTIKLARINI GÖRÜYORUZ’
17-25 Aralık darbe girişimini bölücü örgütün çukur eylemlerini hatırlayın. Şu anda bu çukur eylemlerinde bulunanlar hayır diyor. Kandil hayır diyor. PKK hayır diyor. Peki değerli kardeşlerim şimdi bu ülkemizi bölmek milletimizi parçalamak isteyen bu bölücü terör örgütleriyle beraber hareket etmenin izah edilir bir yanı olabilir mi?
Terör örgütlerinin Avrupa’da nasıl paslaştıklarını görüyoruz. FETÖ terör örgütünün Batı’da arkasında kimlerin olduğunu görüyoruz. Almanya’da, Hollanda’da, İsviçre’de nasıl paslaştıklarını görüyoruz. İşte tüm bu yaşananlardan aldığımız dersle yönetim sistemimizi değiştiriyoruz. Olmayan şeyleri varmış gibi göstermeye çalışıyorlar. Ana muhalefetin başındaki zat diyor ki cumhurbaşkanı başka başbakan partiden olursa kavga çıkar. Tamam işte biz de böyle olmasın diye cumhurbaşkanlığı ile başbakanlığı birleştiriyoruz. Metni oku metni. Metni dahi okumamışsın.
Öyle yalanlar öyle iftiralar ortaya atıyorlar ki insanın havsalası almıyor. Diyelim ki cumhurbaşkanı seçimi yenilemeyi arzu etti. Burada parlamento ile beraber bu iki seçim beraber yapılır. Ama fesih yok. Birisinin yapılıp birisinin yapılmaması gibi bir şey yok. Baktılar ki buna inanan yok çıtayı biraz düşürdü, cumhurbaşkanı belediyeleri muhtarları kapatacak demeye başladı. Anayasa ve yasalardaki haklar neyse bugün de bunlar geçerlidir.
’25 GÜNLÜK HÜKÜMETTE İSTİKRAR OLUR MU’
Bütün bu yalanın mumu yatsıya kalmadan sönünce çıtayı biraz daha düşürdüler. Önceki gün ne diyor cumhurbaşkanı bütün lokantaları kapatabilir diyor. Yalanın da bir haddi hududu olur. şimdi sıra ne zaman boyacılara, simitçilere çekirdekçilere gelecek diye bekliyorum.
Biz cumhurbaşkanlığı sistemini ülkenin ve milletin önünü açmak için getiriyoruz. 7,5 milyon gencimiz bu seçimlerde hem seçme hem de seçilme hakkına sahip olacak. Kızıyla erkeğiyle gençlerimize sesleniyorum. Parlamentoya girmeye hazır mısınız? Geçmişte olduğu gibi yüzde 15 oy alıp başbakanlık koltuğuna kurulup ondan sonra ülkeyi krize sürükleme dönemi bitiyor. 25 günlük hükümetler kuruldu bu ülkede. 25 günlük bir hükümette istikrar olur mu?
Sizlerden ve milletimden rica şu muhalefetin hezeyanlarına kulak asmayın. Artık cumhurbaşkanı görevine gelecek kişi en az 25-30 milyon kişinin desteğini almak zorunda. Bu hayırcı takım var ya bunlar kim biliyor musunuz? 15 Temmuz Köprüsü yapıldığında, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü yapıldığında, Yavuz Sultan Selim Köprüsü yapıldığında hayır dediler.
Osmangazi köprüsü yapıldı ne dediler hayır… Marmaray’a ne dediler? Hayır. Avrasya tüneli yapılırken hayır dediler. Çanakkale köprüsünün temelini attık. Ona hayır diyemediler. Çünkü artık biliyorlar ki bu hükümet bu devlet yapar mı yapar. Bunlarla dalga geçilmez. Bunlara hayır demeye kalkılmaz. Bunlar yapar. Bunu gördüler.
‘BUNLARIN HAVSALASI BUNU ALMAZ’
Kişi başı gelir 3 bin 400 dolarken 11 bin dolara çıktı. Bunların havsalası bunu almaz. Hadi bizim muhalefetin telaşını anladık. Peki bu Avrupa ülkelerine ne oluyor? Onların 16 nisan karşısındaki duruşları bizim muhalefetten daha sert daha yaralayıcı. Bizim ilan ettiğimiz OHAL beyleri rahatsız ediyor. İşinize bakın işinize. Türkiye’deki halk oylamasından hangi sonucun çıktığı sizi neden ilgilendiriyor.
Tabi onlar Türkiye’deki sistem değişikliğinin getireceği sonuçların farkında. Onlar farkında ama bizimkiler farkında değil. Tayyip Erdoğan’ın Rotterdam’da dev posterleri dükkanlara asılmış gelmiş Hollanda polisi onları söküp atıyor. Ama öte yanda PKK yasak olduğu halde onun başındaki zatın posterleriyle polislerin koruması altında gösteri yapıyorlar. Sadece Hollanda’da mı? Hayır Almanya’da da.
Ne yaparsanız yapın topunuz gelin. Bu millet 16 nisanda gereğini size gösterecektir.
Yıllarca bize Avrupa kriteri diye dayattığı ne varsa şimdi onların hepsini ayaklar altına alıyorlar. Şu 16 Nisan bir bitsin bittikten sonra masaya oturup konuşacağız. Bu devran böyle gitmez. Hollanda’da yerlerde sürüklenen kardeşimin hesabını soracağız. Yerlerde sürüklenen aynı zamanda AB muktesebatıdır.
Bunlar insanlıktan nasibini almamış. Bunlarda insanlık. Merhamet yok. Ne diyor Akif? Medeniyet denilen kahpe hakikat yüzsüz. Diyanetimizin imamlarına, öğretmenlerimize ajan muamelesi yapıyorlar. Almanya konsolosluğunda bir ajan terörist saklanıyor. Ziyaretime geldiğinde Merkel serbest bırakılmasını istiyor.
‘AJANLIK YAPAN HİÇBİR AVRUPALI’YA İZİN VERİLMEYECEK’
“Size verdiğimiz teröristlerin dosyalar nerede” dedim. ‘Yargı’ dedi.. Bizde de yargı kusura bakmayın dedim. Bundan sonra ülkemizde ajanlık yapan hiçbir Avrupalıya izin verilmeyecek. İster kişi olsun ister kurum. AB süreciymiş, geri kabul anlaşmasıymış artık hiçbiriyle bizi tehdit edemeyecekleri bitti o işler. Biz Çanakkale’de olduğu gibi yedi düvelin ordularına boyun eğmemiş bir milletiz. Hele 16 nisanda şu cumhurbaşkanlığı sistemine bir geçelim. Ondan sonra çok daha farklı bir Türkiye doğacak.
Yorumla